Politikleşmiş işyeri: Hayatımızı kazanırken kaybetmemek için
Gün geçmiyor ki, ülkenin bir yerinden işçi ölümü haberi gelmesin. İş cinayetleri en derin, en yakıcı, en kahredici sorun. İşçiler arasındayken şunu duyuyorum, “Bize iki seçenek sunuluyor, ‘ya açlıktan öleceksiniz, ya da çalışırken öleceksiniz’, yani ya ölmek ya da ölmek.” Hayatımızı kazanırken kaybetmemek için tek seçeneğimiz var: Politikleşmiş işyeri. Açıktır ki sermayenin kâr hırsı ile şekillenen rekabet ve birey odaklı yıkıcı günlük hayat normları karşısında politikleşmiş işyeri, bugün artık her şeyden önce işçinin hayatını koruması/kurtarması için gereklidir.
Politikleşmiş işyeri düşüncesi, işyerinin sadece üretime dönük ilişkilerin değil, aynı zamanda üretim dışındaki toplumsal ilişkilerin de üretildiği bir alan olduğuna dayanır. Eğer korunacaksa işçinin ve ailesinin sağlığı, güvenliği, geçimi, güvencesi yani bir bütün olarak yaşamı, üretim noktasından başlayarak korunmalıdır. Politikleşmiş işyeri derken işyerini teknik bir alan değil sınıf mücadelesinin sürdüğü bir alan olarak görmeyi ve işçiyi de salt birey değil sınıfın bir üyesi olarak görmeyi vurguluyorum.
İşin yeri sınıf mücadelesinin yeridir. Burjuva bilimleri bu yeri teknik bir alan olarak ele alır; işçi sağlığını ya da onların son dönem geliştirdiği tanımla “iş sağlığını” hukuki bir uğraş alanına çevirir. Bu alanda her şeyin para cinsinden karşılığı bulunur, ölümünüz bilimsel olarak hesaplanır. Burjuva bilimleri, işyeri olarak bilinen teknik alanı, bireysel işçinin bireysel hareketlerini esas alarak sermaye ve teknoloji eliyle örgütler. İşçi sağlığına yönelik düzenlemeler teknokratik uygulamalar izlenerek yapılmalıdır. Üretim faaliyeti bireysel işçilerin hareketlerinin toplamı olsaydı bu hesaplar anlaşılır olabilirdi belki. Ama öyle değildir. İşyeri, sınıfın kolektif faaliyetinin ve diğer sınıf karşısındaki varlığının üretildiği........
© soL
