menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Milli irade fetişizminden faşizme heves etmeye 

42 9
12.02.2025

Faşizm üzerine çalışmalarıyla tanınan Arjantinli tarihçi Federico Finchelstein, Türkçeye yakın zamanda çevrilen “Faşizme Heves Etmek” adlı çalışmasında tüm dünyada yükselişte olan sağ popülizmin tarihsel olarak faşizmin mirasını devraldığını ama kimi noktalarda ondan farklılaştığını söyler.

Finchelstein’a göre faşist rejimlerle sağ popülist iktidarlar arasındaki temel farklardan biri seçimlerdir. Faşist rejimler ve tepelerindeki liderler, işbaşına seçimle geldikleri durumda bile yeterli gücü toplar toplamaz seçimleri ve sandığı devre dışı bırakarak bir diktatörlük inşasına girişirler. Sağ popülist rejimler ise otoriter bir karakter taşımakla birlikte meşruiyetlerini seçimlerden alırlar. Sağ popülist lider kendisini halka sandıkta onaylatır, gücünün kaynağı halkın iradesidir, bu nedenle de “milli irade” sağ popülizmin en büyük fetiş kavramıdır.

Ancak Finchelstein, artık günümüzde işlerin değişmekte olduğunu ve sağ popülist liderlerin faşizme heves etmeye başladıklarını öne sürer; yani eğer fırsatını bulabilseler, mevcut güç ilişkileri ve güç dengeleri izin verse, seçimleri ve sandığı da ortadan kaldıracak şekilde faşist bir rejim, kalıcı bir diktatörlük kuracaklardır.

Örneğin Trump 2020’deki başkanlık seçimlerini kaybettiğinde bir süre yenilgiyi kabul etmemiş, hatta 6 Ocak 2021’de Trump taraftarları ABD Kongre Binası’nı basıp bir tür darbe girişiminde bulunmuşlar, ancak Trump devlet ve sermayeden yeterli desteği bulamayınca geri adım atmıştır. Benzer bir şeyi Brezilya’da Bolsonaro denemiş, 2022 yılında seçimleri kaybetmesine rağmen bir süre sonuçları kabullenmemiş, ancak o da Trump gibi düzen güçlerinden ve aynı zamanda ABD yönetiminden destek alamadığı için koltuğu devretmek zorunda kalmıştır.

Dolayısıyla bugün sağ popülist liderler ve iktidarlar sandıktan çıkmakta, meşruiyetlerini sandıktan almakta ama giderek artan oranda seçimleri manipüle etme ya da sonuçları kabullenmeme yönünde bir eğilim göstermekte, yani faşizme daha fazla heveslenmektedirler.

Peki ya Türkiye, Finchelstein’ın çalışmasından yola çıkarak Türkiye için neler diyebiliriz?

Türkiye’de de 22 yıldır sağ popülist bir lider ve iktidar iş başındadır ve o lider ve rejim de sağ popülizmin doğasına ve eğilimlerine uygun bir şekilde hareket etmektedir. Yani iktidar bir yandan “milli irade” adı altında meşruluğunu ve gücünü sandıktan almakta, kendisini seçmene onaylatmaktadır ama öte yandan serbest seçimleri giderek serbest olmaktan çıkarmaya çalışmakta, sandığı........

© soL