menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kırmızı kart iktidarı durdurur mu? 

31 37
15.01.2025

Türkiye 2025 yılına sermayenin halka yönelik tepeden sınıf saldırısını daha da şiddetlendirmesiyle girdi. Asgari ücrete yapılan zam yüzde 30’da kaldı, en düşük emekli maaşı 15 bin lirayı dahi bulmadı, memurlara ve memur emeklilerine ise yüzde 11,5 gibi bir zam yapıldı.

Maaş ve ücretler daha cebe girmedi ama hem devlet hem de şirketler yeni yılın ilk gününden itibaren vergi ve zam dalgasını başlattılar, halkın reel alım gücünün aşındırılması ve emeğin üretilen zenginlikten aldığı payın azaltılması süreci hız kesmeden yoluna devam etmiş oldu böylece.

Artık kemer sıkmayı da geçerek boğaz sıkmaya dönüşmüş bu tür bir programın böylesine bir sessizlikle ve herhangi bir toplumsal tepki olmadan uygulanabildiği, sıkıyönetim ve darbe dönemleri hariç Türkiye tarihinde hiç görülmemiştir. Şimşek bu anlamda tarihin en şanslı ekonomi bakanıdır, ülkede yaprak kımıldamamaktadır.

İktidarın Türkiye’nin sermaye düzenine yaptığı en büyük iyilik, adı konulmamış bir olağanüstü hal rejimi altında, sendikasız, grevsiz, eylemsiz, boykotsuz bir ülkeyi mümkün kılmış olmasıdır. Türkiye, iktidarın sopası kadar muhalefetin de basiretsizliği sayesinde, aleni bir soygun ve yolsuzluk düzenine kimsenin itiraz etmediği, büyük bir sessizliğin hükmünü icra ettiği, toplumun toplum olmaktan çıkartılıp sürüleştirildiği bir ülkedir artık.

Hal böyle olunca yolsuzluğun tarihini yazanlar muhalefete yolsuzluk operasyonu yapabilmekte, mevcut anayasaya ve anayasal yargı kararlarına riayet etmeyenler yeni bir anayasadan söz edebilmekte, Kürt sorununun varlığını inkâr edenler barış ve çözümden söz edebilmektedirler olanca pervasızlıklarıyla.

Böylesine çoklu bir kriz konjonktüründe dahi iktidarın oyun kurma ve gündem belirleme yeteneğini yitirmemiş olması, devleti sermayeyi ve medyayı kontrol etmesi kadar karşısındaki muhalefetin çapsızlığı ve gerçek bir irade ortaya koymaktan uzak olmasıyla da ilgilidir.

Eğer 31 Mart seçim sonuçları doğru bir şekilde değerlendirilebilse ve iktidarın bu topluma yeni bir hikâye anlatma yeteneğini yitirdiği görülüp bunun üzerine gidilse, bugün Türkiye bambaşka şeyleri konuşuyor olabilirdi; oysa Özgür Özel CHP’si halkın kendisine rağmen kazandırdığı bir seçimi götürüp iktidara hediye etti.

Şimdilerde tamamen unutulan “normalleşme/yumuşama” edebiyatıyla iktidara altı ay boyunca zaman kazandırmak yerine, 31 Mart seçim sonuçlarının gerisindeki asıl nedene, yani “ekmeğin küçülmesine” oynansa ve........

© soL