menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

19 Mart’tan 1 Mayıs’a, tencereyle kapağı birbirine vurma günleri

62 22
23.04.2025

“Enflasyonla mücadele”nin yükünü bütünüyle halkın sırtına yıkan Şimşek programı 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası yürürlüğe konulmuş, Şimşek yüzde 39,5’ten aldığı resmi enflasyonu bir yıl içerisinde yüzde 75’e kadar yükseltmiş, ardından da kademeli bir düşüş başlamış ve enflasyon Mart 2025 itibariyle yüzde 38 civarına gelmişti.

Şimşek programının enflasyonla mücadeledeki en önemli araçlarından biri Merkez Bankası’nın faiz artırımlarıydı. Programın yürürlüğe sokulmasıyla birlikte faizler yüzde 8,5’ten yüzde 15’e yükseltilmiş ve ardı ardına yapılan artırımlarla faizler yüzde 50’ye kadar çıkartılmıştı. Enflasyondaki kısmi düşüşle birlikte ise 2024’ün Aralık ayından itibaren faiz indirimlerine başlanmış ve Mart ayı geldiğinde faizler yüzde 42,5’e indirilmişti.

Piyasa aktörlerinin hemen hepsinin beklentisi Merkez Bankası’nın girmiş olduğu faiz indirimi patikasından kolay kolay çıkmayacağı ve enflasyondaki düşüşe paralel bir şekilde faiz indirimlerine devam edileceği yönündeydi, 2025 sonunda enflasyon yüzde 30’un altına düşecek, faizler de o nokta civarında bir yere gelecekti.

Benzer bir beklenti iktidar için de geçerliydi; çünkü yüksek faiz ekonominin soğuması, istihdamda daralma, daha yüksek maliyetlerle borçlanma gibi sonuçlar yaratıyordu ve yüksek enflasyona bir de yüksek faizden kaynaklı olarak ekonomideki soğumanın eşlik etmesi daha da yoksullaşan halkın siyasi tercihleri üzerinde ciddi etkiler yaratıyor, iktidara olan teveccühü azaltıyordu.

Bu nedenle de Erdoğan Şimşek programının meyvelerini toplamadan, yani enflasyonu ve faizleri düşürüp ekonomide kısmi bir rahatlama sağlamadan ve makro göstergelerin seçim ekonomisi izlemesini sağlayacak bir seviyeye geldiğini görmeden asla seçime gitmemenin hesaplarını yapıyordu, yani en az gelecek yıla kadar bir erken seçim iktidarın gündeminde yoktu.

Ancak tüm bu hesaplar 19 Mart günü itibariyle boşa düştü, Şimşek programının zaten ulaşması çok zor olan hedefleri iyice ulaşılmaz hale geldi ve bu da iktidarın siyasi planlarını alt üst etti. Çünkü İmamoğlu’nun tutuklanması ve ardından başlayan sokak eylemleriyle birlikte, yabancı sermaye elindeki TL varlıklarını bozdurup dövize dönerek ülkeden çıkmaya başladı, bu ise dövizi fırlattı.

Ayaklarından biri dövizin, özellikle de doların süreklileşmiş müdahaleler aracılığıyla TL karşısında kontrol edilmesi üzerine kurulu olan Şimşek programı açısından bu durum kabul edilebilir değildi ve bunun için tıpkı Berat Albayrak ve Nurettin Nebati dönemlerinde olduğu gibi arka kapıdan döviz........

© soL