18 yıl sonra Dink cinayetine bakarken
19 Ocak 1978 günü Ankara Ticaret ve Turizm Yüksekokulu öğrencisi Levent Özyörük ülkücüler tarafından öldürüldü. Savcı Doğan Öz, cinayetin hemen ardından ülkücülerin kontrolünde bulunan ve zanlıların sığındığı Site Yurdu’na bir baskın düzenledi. 6 Mart’ta ise 70 ülkücü öğrenci hakkında Özyörük cinayetine karıştıkları gerekçesiyle bir soruşturma başlattı.
Bu hadise kısa süre sonra onun da hayatına mal olacak, yürüttüğü soruşturmalarla yıllardır Türk sağının ve derin güçlerin nefretini kazanan Öz, MHP milletvekilleri tarafından Meclis’te yapılan konuşmalarda hedef gösterilmesi sonrasında 24 Mart 1978’de ülkücü İbrahim Çiftçi tarafından evinin önünde katledilecekti.
Doğan Öz öldürüldüğünde dönemin başbakanı Ecevit’e sunulmak üzere bir kontrgerilla raporu hazırlıyordu ve kontrgerilla o sene Türkiye’yi kana bulayacak, ilk büyük katliam Öz öldürülmeden yaklaşık bir hafta önce, yani 16 Mart günü gerçekleşecekti. O gün İstanbul Üniversitesi’nde solcu öğrencilere yönelik bombalı bir saldırı düzenlenmiş ve 7 öğrenci yaşamını yitirmişti.
Sonradan NATO menşeili olduğu açığa çıkan bombalarla düzenlenen saldırının yapıldığı gün, normalde öğrencilerin giriş çıkışlarında civarda mutlaka polis ekipleri bulunurken, bu ekipler ortadan kaybolmuş, saldırganların peşinden giden polislere de durma talimatı verilmişti. Bunu yapan kişi ise kayıtlara komiser Reşat Altay olarak geçmişti.
Yıllar sonra, yine bir 19 Ocak günü, 19 Ocak 2007’de Türkiye’de bir siyasi cinayet daha işlendi ve Ogün Samast adlı bir tetikçi Hrant Dink’i öldürdü. Samast Trabzon’da yaşıyordu ve cinayeti işlemek için Trabzon’dan İstanbul’a gitmişti, o da milliyetçi bir çevredendi ama MHP’li değil BBP’liydi. Samast’ı cinayete BBP’li Yasin Hayal teşvik etmişti, Hayal’in arkasında ise yine BBP’li Erhan Tuncel vardı ve Tuncel aynı zamanda Trabzon Emniyeti’ne çalışan bir polis muhbiriydi.
Peki emniyet güçleriyle bu kadar içli dışlı olan ve hepsinin daha önceden poliste dosyasının olduğunu bildiğimiz bu kişiler cinayet planlarını yaparken Trabzon emniyet müdürü kimdi? O polisin ismi Reşat Altay’dı. Evet, 12 Eylül öncesinin en önemli katliamlarından birinde adı geçen Altay, seneler sonra Trabzon Emniyet Müdürü olarak Dink cinayetinde de karşımıza çıkacaktı.
Yıllar süren yargılamaların sonunda Altay “ihmal nedeniyle adam öldürmek" ve "resmi belgeyi yok etme" suçlarından beraat edecek, "görevi ihmal"den ise zaman aşımı nedeniyle dosyası düşecekti. Cinayetle Fethullahçı çete arasındaki bağlantılar açık olmakla birlikte, Reşat Altay’ın Fethullahçılarla bir bağlantısı olup olmadığı tespit edilemeyecek, ancak kendisi gibi polis olan eşi Filiz Altay’ın telefonunda 15 Temmuz darbe girişimi sonrası bylock programı bulunacak ve Altay üç ay tutuklu kaldıktan sonra etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanıp itirafçı olacak, sonra da tahliye edilecekti.
Reşat Altay’ın........
© soL
