İran’ın yanında kim duracak?
Trump döneminde ulusal sınır ve egemenliklerin tehdit altında olduğunu, sosyalizmin damgasını vurduğu geçen yüzyılda oluşan uluslararası hukukun ve değerlerin ortadan kalktığı bir döneme girdiğimizi yazmıştık.
Trump’ın ABD’nin kesin desteği ile 50 bin civarında Filistinlinin İsrail tarafından katledildiği Gazze’yi ABD’nin mandası haline getirme, 2 milyon Filistinliyi Gazze’den sürme, Gazze şeridini oteller zincirine çevirme girişimi yukardaki saptamanın bir uç örneği olarak çok çabuk yüzümüze vuruldu.
Belki siz bu yazıyı okurken, çeşitli bahanelerle İsrail tekrar Gazze’de yıkmaya, öldürmeye başlamış olacak.
Ancak bu bir paket ve içinde İran’a saldırı da var. Trump göreve gelir gelmez, İran’a dönük baskıyı en yüksek seviyeye çıkaracağını açıkladı.
2015’te ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, Almanya arasında imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı çerçevesinde İran nükleer çalışmalarını barışçıl şekilde yürüteceği ve denetlenmeye açılacağını garanti etmiş, böylece İran’a uygulanan yaptırımlar kaldırılmıştı. Ancak Trump’ın ilk başkanlık döneminde ABD tek taraflı olarak anlaşmadan çekilmiş ve yaptırımlar 2018’de yeniden başlatılmıştı. Yaptırımlar ABD’nin mali hegemonyasına dayanarak İran’ı adeta ekonomik olarak boğmayı amaçlıyordu. İran ile uluslararası ticareti birçok başlıkta kısıtlıyor, ticaret yapan şirketleri de cezalandırıyordu.
Şimdi Trump bu yaptırımları daha da genişletmeyi hedefliyor. Sebep olarak İran’ın nükleer silah üretme kapasitesine ulaşmasının önlenmesini ileri sürüyor.
Ayrıca Trump daha önceki dönemi de dâhil olmak üzere hiçbir ABD başkanlık döneminde İsrail’in talebine rağmen verilmeyen ve bombaların anası olarak bilinen, nükleer olmayan en yıkıcı silah olarak değerlendirilen 11 tonluk bombaları........
© soL
