menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hindistan-Pakistan savaşının uluslararası bir arka planı var mı?

30 6
10.05.2025

Cihatçı ve ayrılıkçı bir çetenin Hindistan’a bağlı Keşmir’de 26 turisti öldürmesinden sonra başlayan savaş her iki devlet de nükleer güç olduğu için henüz kontrollü bir şekilde sürdürülüyor. Ancak nükleer tehdit “yakarız gerekirse dünyayı” tarzında havaya asıldı bir kez.

İki hafta önce uzun bir geçmişi olan Keşmir sorunu Engin Solakoğlu tarafından ayrıntılı şekilde ele alındı. Burada ise ayrıntılara girmekten çok olayın tarihsel arka planını ve Hindistan-Pakistan geriliminin uluslararası boyutunu kısa yazının izin verdiği kadar ele alacağız.

Herkes olayın İngiliz emperyalizminin bir mirası olduğunu yazıp kabul ediyor. İngiltere yerel feodalleri işbirlikçi hale getirerek sömürgeleştirdiği Hindistan’ı İkinci Dünya Savaşı sonrası kontrol edemez hale geldi ve 1947’de bağımsızlık süreci ilan edildi.

Ancak İngiltere birçok eski sömürgesinde yaptığı gibi onlarca yıl boyunca emperyalizmin müdahale edebileceği bir gerilimi ekerek çıktı bölgeden veya başka bir deyişle sömürgeciliğin bitmesine rağmen kısmen de olsa ipleri elinde tuttuğu bir mekanizma yarattı.

Hindistan halkı ortak kökene sahip kadim bir halktır. Ancak kuzey kısmı daha çok Müslüman kavimlerin etkisi ve işgali altında kalmış ve İslamlaşmış, aşağı kısmı ağırlıklı olarak Hindu dinine bağlılığını sürdürmüştür. İngiliz emperyalizmini o dönemde yöneten alçaklar sürüsü ülkeyi din temelli olarak bölerek büyük bir kötülük yaptılar. Pakistan bir din devleti olarak kuruldu ve tam anlamıyla bağımsızlık sürecinin gereği olan burjuva devriminin gereklerini yaşayamadı.

Hindistan’da ise Hindu çoğunluğu ve Müslüman azınlığı ile 20. yüzyıla özgü bir burjuva devrimine tanıklık edildi.

20. Yüzyılın başlıca bir fenomeni emperyalizmin sonu gelmeyen gaddarlığı ve iblisliğine, onların işbirlikçisi feodallere karşı bağımsızlık savaşlarında Sovyetler Birliği’nin desteğinin alınmasıydı. Bu, tarihte son kez ve geçici olarak burjuvaziye bir ilericilik ruhu aşıladı.

Pakistan egemenleri İngiliz ve ABD emperyalizminin Bağdat Paktı gibi kuruluşlarına katılır ve karşı-devrimci bir pozisyon alırken Hindistan Bağlantısızlar Hareketi’nin öncülerinden oldu.

Bağlantısızlar Hareketi 1955 Bandung Konferansı ile kendini gösterdi, sosyalist olmayan ancak ABD ve İngiliz emperyalizmine karşı kendi ulusal çıkarlarını Sovyet desteğini........

© soL