Emperyalizmin yalan dünyası ve dürüstlüğü
Trump’ın başkanlığa gelmesiyle birlikte daha önceki yazılarda ele aldığımız Altüst Oluş Çağı bir fırtına gibi esti. Trump’ın geçen dönemdeki utangaçlığı yok, kendi ekibiyle birlikte ABD devletinin bütün mekanizmalarını ele geçirecek şekilde hareket ettiler. Kafalarındaki planı büyük bir hızla devreye soktular.
Öte yandan emperyalizm dünyasında bir tane yalan olmayan laf yok, bir yandan da çok dürüstler!
Bu yazıda yalanlarına ve dürüstlükleri nerden geliyor diye bakalım:
Hem uluslararası toplantılarda hem bu konuda yazanların dilinden çok kutuplu dünya lafı düşmüyor.
Geçen yüzyılda dünya gerçekten kutuplu hale gelmişti. Altı bin yıldır sömürülen emekçiler Ekim Devrimiyle iktidarı ele geçirdiler, kendi devletlerini kurdular ve devrimlerini görece uzun süre korumayı başardılar.
İşte o zaman kutuplu bir dünya oluştu, özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra temel zıtlık iki sınıf arasında, başka bir deyişle iki dünya görüşü arasında şekillendi. Bütün dünya halklarını sömürmeyi hedefleyen sermeye ile eşit ve özgür bir toplum kurmak isteyen emekçi sınıflar iki kutuptular gerçekten.
Bugün devletler arasında böyle bir güçlü zıtlıktan bahsedebiliyor muyuz? Tabii ki hayır, çok kutuplu dedikleri emperyalist rekabetin yansımasından ve dünyanın yeniden paylaşımından başka bir şey değil.
Geçen yüzyılda oluşan ittifak sistemlerinin dağıldığını görüyoruz. Emperyalist ittifakların yeniden şekillenmesi kutuplaşmaya işaret etmiyor.
ABD ve İngiltere; Nazi Almanyası’nın askerî olarak güçlenmesini ve Sovyetler Birliği’ne saldırmasını kışkırtmış, gizliden gizleye desteklemişlerdi. Ancak Naziler Kızıl Ordu’ya yenilip geri çekilmeye başlayınca ABD ve İngiltere, işçi sınıfını durdurmak için kapitalizmin zayıf halkaları olan Yunanistan, İtalya ve Fransa’ya çıkarma yaptı.
Savaş sonrası bütün Avrupa’da üstü sahtekârlıkla örtülü bir anti-komünist mekanizma kuruldu. NATO bu dönemin ürünüydü. Yalan propaganda, adam satın alma, sabotaj, cinayet, Nazilerin yeniden görevlendirilmesi, Nazileri destekleyen tekellerin ihya edilmesi, her şey vardı burada. Bu mekanizmayı ayakta tutacak sermaye desteği ABD’den geldi.
Bu korkunç mekanizmanın üstü ise “demokrasi, çoğulculuk, insan hakları, Nazizm’e bir daha izin vermeme” gibi güya Batının değerleri ile........
© soL
