Cumhuriyetçilerin Birliği için notlar: Cumhuriyet’e sınıflar açısından bakmak
Geçenlerde 24-25 Mayıs tarihlerinde toplanan Cumhuriyetçiler Kurultayı örselenmiş, adaletini yitirmiş ve çok boyutlu bir çürüme içindeki ülkemiz için bir umut ışığı oldu.
Belki çok önemli kararlar alınmadı ancak farklı kökenden gelen, farklı yöntemler ve düşünce alışkanlıklarına sahip Cumhuriyetçiler arasında ülkenin ortak geleceğine sahip çıkma ve bunun için bakış açılarını ortaklaştırma iradesini ortaya koydu.
Bu irade sadece gazeteciler, yazarlar, aydınlar, siyasiler arasında değil, toplumun büyük kesimini oluşturan Cumhuriyetçi halk tabakalarına dönük bir ortak zihin egzersizine davetti. Soru asıl olarak şuydu: Cumhuriyet neden kaybedildi ve nasıl tekrar kazanabiliriz?
Önümüzdeki dönemde bu doğrultuda irili ufaklı yüzlerce toplantı yapılacak, ülkemizin başına neyin nasıl geldiği tartışılırken gelecek için ortak irade büyütülmeye çalışılacak.
Bu köşedeki bir yazı dizisi tarihimize bakışı ortaklaştırmaya dönük mütevazi bir katkıyı amaçlıyor. Sorular sorup yanıtlamaya çalışacağız.
Soru 1: 1923 Devrimi benzersiz ve kendine özgü müydü, yoksa burjuva devrimi karakterinde miydi?
1923 Devrimi muhakkak kendine özgü birçok yan barındırıyordu ama bütün devrimler zaten kendine özgü yanları içerir. Bu özgün olma hali ile her devrim birbirinden bağımsız olaylar olarak ele alınsaydı tarih bilimi diye bir şey ortada kalmazdı. Oysa tarihçinin bir görevi eğer tek tek olayları incelemekse diğer görevi de onların ortak yanlarına dayanarak genellemeler, soyutlamalar yapmasıdır. Bu soyutlamalar olmaksızın tarih üzerinde düşünme yeteneğimiz büyük ölçüde sığlaşmış olur.
Eğer bir ülkede egemen sınıf meşruiyetini toplumsal eşitsizliği mutlaklaştıran dinden aldığını iddia ediyor, toprak mülkiyetini köylüleriyle birlikte elinde bulunduruyorsa ve devrim kentlerde toplanan ve kendisini kralın/padişahın tebaası hissetmeyen sınıflarca yapılıyorsa burjuva devrimi soyutlaması ile adlandırılıyor.
Bir devrimin burjuva niteliğini alması için, tanrısal olarak eşitsiz olan toplum bireylerinin yasa önünde eşitliğini, yasama, yürütme ve yargının dinden bağımsızlaşmasını, feodal ayrıcalıklarla parçalanmış........
© soL
