NATO, MÜSİAD, hastane...
Bütün bölgeyi tehdit eden İsrail ABD saldırganlığının İran’a yönelik kısmına ara verildiği sırada Lahey’de NATO Zirvesi yapıldı. NATO zirvelerinin tarihleri çok önceden belirlenmese bu iki olayın böylesi bir sıralamada gerçekleşmesi rahatlıkla "manidar" bulunabilirdi. Sonuçta her ikisi de emperyalist saldırganlığın sivri dişlerinin gösterisiydi.
Şunu açık olarak ortaya koymak gerek. İran, geçtiğimiz haftalarda da yazdığım gibi, bu savaşı kaybetmediği için kazanmış sayılmalı. Evet, çok zarar gördü, hava sahası yol geçen hanına döndü ama yediği her darbenin karşılığını vermeyi ihmal etmedi. Bu arada İran’ın balistik füzelerinin yere göğe sığdırılamayan İsrail hava savunmasını özellikle savaşın son günlerinde rahatlıkla aşabildiğini de görelim.
Siyasal İslamcı ve onlara bel bağlayan sözde uzmanların “soba borusu”, “teneke parçası” dedikleri füzeler İsrail’in ve onun arkasında duran bütün bir Batı’nın canını fena halde acıttı. 70 yıldır bölgeye kan dehşet saçan İsrail’in “dokunulmazlık” efsanesini yerle bir etti.
İran bu savaşta yenilmedi ancak savaş da bitmedi. ABD öncülüğündeki emperyalist kanadın İran’a ve bölgeye yönelik saldırıları devam edecek. Askeri, ticari ve siyasi yöntemler kimi zaman ayrı ayrı kimi zaman harmanlanarak İran’ı çökertmek için seferber edilecek.
“Asiye nasıl kurtulur?” ya da “kurtulabilir mi?” sorularına kesin yanıtlar vermek ise kolay değil. Görünen o ki, İran yeni saldırılara hazır olmak ve direncini artırmak zorunda. Bu meselenin bir maddi bir de psikolojik boyutu var. Füze teknolojisini geliştirmeye devam etmek, hava savunmasını düşmana daha fazla zarar verecek seviyeye çıkartmak, ekonomik ve ticari anlamda bir tür korunma yastığı oluşturmak gibi adımları sıralamak için uzman olmak gerekmiyor. İşin psikolojik boyutunda ise İran halkının yönetenlere duyduğu güveni artırmanın bulunduğuna kuşku yok. Bunun için de olabildiğince, ülkenin zengin kaynaklarının adil bölüşümünü hedefleyen, kamucu, eşitlikçi ve arkaik takıntılarla temel insan haklarını çiğnemeyen bir düzene doğru yol almak zorunda İran. “Kızım sana söylüyorum komşum sen anla” kabilinden anımsatmış olalım: Bu gelişmişlik ölçüsündeki toplumlarda hırsızlığa ve zulme devam ederek iç cephe tahkim edilemez.
Karşı cepheye yani NATO Zirvesi’ne bakalım şimdi. Bu savaşta İran’ın karşısında duran kanlı örgütün Lahey’deki zirvesi daha önce nadiren rastladığımız seviyede bir pişkinlik seviyesini yakalamış gözüyor. Sermaye örgütünün önceki dönemlerde laf kalabalığına boğarak adeta şekerle kapladığı........
© soL
