menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Alaska, Frigo, Mendebur

100 16
18.08.2025

Jeopolitik denge bakımından önemli gelişmelerin yaşandığı bir hafta geçirdik. Transkafkasya’nın neredeyse 40 yıllık çatışması yeni bir aşamaya girdi.

Azerbaycan ve Ermenistan liderleri Trump’ın huzurunda ortak bir deklarasyon imzaladılar. Ortak deklarasyonun tam bir anlaşmayla sonuçlanıp sonuçlanmayacağı henüz belirsiz ama bu seferki girişimin öncekilerden önemli bir farkı var gibi görünüyor. Bu fark Zengezur Koridoru’na dair. Azerbaycan ve bu ülkenin bir parçasını oluşturan Nahçivan özerk bölgesinin arasındaki Ermenistan topraklarından İran sınırı boyunca geçen 48 kilometrelik bir ulaştırma koridorundan söz ediyoruz.

Zengezur ismini ilk ne zaman duyduğumu anımsamıyorum ama yıllardır bu isim her telaffuz edildiğinde, Ferhan Şensoy’un sözcük oyunlarıyla şekillenmiş beynimde bir “mendebur” çağrışımı yapıyordu.

Aliyev ve Paşinyan’ın ABD’de vardıkları mutabakatla bu koridora TRIPP adını verdiklerini öğrendik. Açılımı “Trump International Peace and Prosperity Path”. Kısaca Trump Koridoru. Bunu öğrendiğimde, “tamam” dedim kendi kendime, “mendebur” çağrışımı boşuna değilmiş.

Bu kısmı uzatmayacağım zira Yeryüzü TV’de Çağlar Tekin’le konuyu ayrıntılı şekilde tartıştık. İsteyenler şuradan izleyebilirler. Bir özet yapmak gerekirse, bu uzlaşma ABD’nin Transkafkasya’ya yerleşmesine ciddi bir alan açtı diyebiliriz. Bu da ilk bakışta Rusya’nın arka bahçesine davetsiz bir misafir girmesi anlamına gelir. Bir başka deyişle Rusya açısından jeopolitik bir gerileme olarak yorumlanabilir. Bu meseleye ilişkin olarak söylemeden geçemeyeceğim bir husus daha var. Zengezur’a ABD’nin çökmesini değerlendiren kimi iflah olmaz “Batıcı”larımız, bu gelişmeyi Transkafkasya’da “demokrasi ve insan hakları rüzgarlarının eseceği” şeklinde yorumladılar. Böyle bir iddiayı dile getirebilmek için ya belleksiz ve/veya sersem olmak ya da herkesi belleksiz ve/veya sersem sanmak önkoşuldur diye düşünüyor, çok ihtimal vermemekle birlikte kendilerine acil şifa diliyorum. Şimdi geçelim haftanın küresel anlamda çok daha fazla önem taşıyan olayına.

Putin, Trump ile Alaska’daki buluşmaya Transkafkasya’daki “zahiri yenilgi”nin ardından gitti. Zirvenin ana konusu hiç kuşkusuz Ukrayna’ydı ama dünyanın en geniş devleti ile en güçlü devleti bir araya geldiğinde görüşmenin tek bir konusu olması da beklenemezdi. Şu ana kadar diğer konularda neler konuşulduğunu öğrenemediğimiz için yorumlarımızı da Ukrayna cephesiyle sınırlı tutacağız.

Zirve birçok bakımdan sıra dışıydı. Bir kere seçilen yerin Alaska olması ilginçti. Çarlık Rusyası’nın 19. yüzyılda (1867) ABD’ye bugünün hesabıyla yaklaşık 140 milyon dolara sattığı geniş, soğuk ama gerek doğal kaynaklar gerek coğrafi konum bakımından son derece değerli bir toprak parçası. Alaska’nın bir özelliği de yerli nüfusun toplam nüfusa oranının en yüksek olduğu ABD eyaleti olması. Sebebi belli. ABD sömürgeciliği geç gelmiş ve yaşaması........

© soL