Asrın felaketi, halkın devleti
Türkiye’de cumhuriyetin 100. yılına toplumun tüm kesimlerini derinden sarsan bir felaketle, 6 Şubat depremlerinin yarattığı yıkımın etkileri sürerken girmiştik. Belki de cumhuriyetin değil, kuruluşun 100. yılı demeliyim. Çünkü 2023’te artık cumhuriyetin yıkıntıları üzerinde yaşadığımız gerçeğini deprem felaketi bir kez daha suratımıza çok sert biçimde çarpıyordu. Evet, depremde yalnızlığa ve çaresizliğe mahkum edilen insanlarımızın yanında Cumhuriyet yoktu. En temel ve gündelik yaşantıda en çok hissedilmesi beklenen özelliği kimsesizlerin kimsesi olmak olan Cumhuriyet, artık yoktu. O olmadığında ise devlet, halkın olmaktan çıkmıştı.
Birkaç ay sonra gelen seçimlerden hemen önce, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, haklarında yıllardır türlü yalan ve iftiranın uydurulduğu, karalama kampanyalarının yürütüldüğü komünistler adına TRT konuşmasında halka şöyle sesleniyordu:
“Sanayi, madenler, bankalar, gıda endüstrisi, enerji ve benzeri sektörler halkın devletinin elinde olursa ne yoksulluk kalır ne yolsuzluk.”
Ardı ardına gelen felaketler, salgın, su baskınları, yangınlar, depremler, yoksulluk ve bunalım yılları artık çok net gösteriyordu:
Devlet halkın olma vasfını yitirdiği gibi artık böyle bir iddia falan da taşımıyordu.
Büyük çaplı krizler karşısında dağılma emareleri gösteren, afallayan, yanıt üretemeyen devletin, kuruluşun 100. yılında halkına güven aşılayabilmekten aciz kaldığı ortadaydı. Bilim ve aydınlanma yolunu kesin olarak terk etmenin, planlama becerisini yitirmenin, bağımsızlık ve egemenliğini emperyalizme teslim etmenin, paranın saltanatı altına girmenin bedeli ağır olmuştu.
Bizim halkımız güvenlik ve istikrar ister. Yoksulluğa, çileye, ay sonunu zor getirmeye çok sabreder. Ne yazık ki eder…
Ama yarınından emin olmadan, geleceğe........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Ellen Ginsberg Simon
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gina Simmons Schneider Ph.d