menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Fakir kahramanlar, güleç deklanşör

14 18
16.11.2025

Orhan Veli öleli 75 yıl olmuş. 36 yaşında, bir belediye çukuruna düşerek. “Garip” gibi işte. Şiiri sokakta nereye düşürdüğünü karanlıkta aranırken, kendisini şiirine yakıştırarak ölmek de böyle olur herhalde. Kim bilir, belki herkes uykudayken gökyüzünü maviye boyayacağı bir merdivene tırmanırken de düşebilirdi. Kafasında, “bu düzen böyle mi gidecek” sorusunun dalgınlığı, ciğerci kedisinin kuyruğuna basarak sıçradığında belki. Kim bilir. Bir sandal küreğine de çarpabilirdi mehtaplı denizi dikerken, yalan yok. Bir yakışığını bulurdu elbet ve gün doğmadan giderdi gidebildiği yere…

Orhan Veli, şiirlerine oranla pek ilgilenilmeyen cılız öykülerini, varsayalım, bilmediği bir semtte, ilk karşılaştığı üç masalı bir balıkçı meyhanesinde, külhan kadınlar, takacı, motorcu, mavnacı arkadaşlar, “çalışan, namuslu, kardeş” insanlar arasında dinledikleriyle besliyor ve yazıyordu.

Enteresandır, kimilerince şiirden şairaneliği sıyırıp, gündelikleştirmekle, “ayağa düşürmekle” eleştirilen Orhan Veli, şiiri sanata, roman, öykü ve oyunu edebiyata adresliyordu. Şiir, fikirle mesafelenebilir, müstahkem mevkiye çekilebilirdi, ama edebiyat fikre dayanmalı, halk kitlelerine eğilmeliydi.

Pratiği teorisine uymayıp, şiir ya da öykü her ürettiğine halka eğilmek sinse de, hatta “nasır”dan dize çekse de, 1947’de ne demek istediğini anlıyoruz, sanat ve edebiyat derken.

Yine 1947’de Sait Faik’le söyleşisinde, epeyce eleştirilen bu önemsiz nasır derdini “edebiyat”a sokmaya geliyor konu. “Hayatında büyük manevi ıstırapları olmayan bir insan için nasırın mühim olduğunu telakki ediyorum.” Süleyman Efendi ki, “to be or not to be”yi hiç mesele etmeden uyumuş, uyanmayıvermişti hani. Ne bilsin, Charlie Chaplin’in Şarlo’su gibi, yaratıcısının önüne geçecekmiş!

Rakı şişesindeki balık da öyledir. “O sırada yoksulluklar içinde yaşayan bir adamın hayatını anlatır o şiir. Böyle bir insan birçok şey ister. Esvap ister, yemek içmek ister, bu arada rakı içmek de ister.”

Süleyman Efendi’yi yıkayıp, esvabını verdikleri kişi, rakı içmek de isteyen kişi olsa, yine şairinden daha ünlü bir dilek dizesinden mahrum kalabilirdik yani.

Veli’nin oğlu, çoğunluğa hitap etmesini, bunun için de çoğunluğun anlayabileceği meselelerden bahsetmesini istediği edebiyatın mahiyetini de açıyor. “Bugünkü dünyada çoğunluğu fakir halk teşkil ediyor. Demek ki edebiyat da onların edebiyatı olacaktır. Kahramanını onun içinden seçecek,........

© soL