menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir ufka varırız ki..

13 2
09.03.2025

üçüncü mevki bekleme salonunda / siyah başörtülü, / çıplak ayaklı bir çocuk yatıyor.
ben dolaşıyorum... / gece ve kar – pencerelerde / bir şarkı söylüyorlar içerde.
bu, giden kardeşimin en sevdiği şarkıydı / en sevdiği şarkı / en sevdiği / en….
bembeyaz karanlıkta parlayan raylar – / uzaklaşılıp kavuşulmamayı hatırlatıyor.

Hâlâ Doğu Ekspresi var mı, aynı güzergâhta yataklı vagonları sarsılır mı, bilmiyorum. Ama vardı ve gerçekten de kar yağıyordu, geceydi. Şarkı denemezdi, besteye uyarlarken değiştirildiği gibi, türküydü, ağıttı bekleme salonunda mırıldanılan. Giden kardeşimin en sevdiği, hep söylediği. Çıktım Kozan’ın dağına… Kucaklaşıldı, zorunlu iskândan dönülemeyeceğini, bir daha kavuşulamayacağını bilmezden gelir gibi, kısa, sert, alelâdeleştirilmiş… Süngü sonra, sıkmak yumruğu yere doğru, raylara dalıp gitmek, gece ve kar ve tıkırtı, biteviye…

Sonra, o yakıcı sesten her dinleyişte “Giden”i, yıllar ve yıllar boyu, tekrar ve tekrar, o gece çöker, o kar tozar, o kaçak kucaklaşma süngülenir. Çocuk hep çıplak ayakla uyumaz belki ama hep tıkırdar ray, örter utanılan hıçkırığı… Bir şarkı söylenir, mevkisizdir…

Filanca albümün, filan yüzündeki, bilmem kaçıncı sırada yer almaz ki bizim türküler, şarkılar. Orada kalarak tanımlanmaz ki. Ne şiiri öyle dizilmiştir, ne bestesi öyle dökülmüştür. Hayatınızın bir ânına tanık olur, bir ortak maceradan pay verir.

Edip Akbayram’ın hatırası önünde, sadece Nâzım’ı içimize işleten, bende yeri çok ayrı bu parçayla bile eğilebilirdim. Telefonda, “arkadaş, işin yoksa gel hele” diyen davetleriyle anabilirdim. Diyelim, “Korkuyorlar”a çalışırken, mütevazı danışma sahnesiyle portresini çizebilirdim…

bize türkülerimizi söyletmiyorlar…

Bunu Robeson’a Nâzım kadar içten söyleyecek isimlerdendi Edip Ağabey. Söyletmediler de ne oldu, korkuları neyi önledi derseniz, o ayrı. Sevmekten, şafaktan, dokunmaktan, ağlamaktan, gülmekten, tohumdan, topraktan korktular da, iskontosu, komisyonu olmayan sıcak dost elinden mahrum, sadece korktular da, Edip Akbayram gelmedi mi başlarına sanki? Sustu mu?

O susmamakla kalmadı. Bu düzenin önüne serdiği halılara, yaldızladığı ödüllere, nicelerini kul ettikleri cüzdanlara tenezzül etmediğini........

© soL