Düzenin defteri kabarırken itirazımız var!
Her gün herkesin gözü önünde yaşananlar, halkın başının üzerinde ağırlaştıkça ağırlaşan kara bulutlar zaman zaman sel olup yıkıp süpürerek başa geleceklerin neler olduğunu uyarıyor.
Olaylar ve sorunlar yaşandıkça, düzene hesap sormak yerine, hemen akla gelen hukuk ve yargı oluyor. Öyle ya, “Türkiye Devleti bir Cumhuriyet” olduğuna, Türkiye Cumhuriyeti “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti” olduğuna göre yasama ve yargı organlarının öne çıkması olağan. Bunun bir başka anlamı da artık yürütme yetkisi ve görevini “Anayasa ve kanunlara uygun olarak” kullanması ve yerine getirmesi gereken cumhurbaşkanı, bakanlar ve merkezi idare tarafının halk tarafından sorun çözücü olarak görülmeme oranının yükselmesi.
Yasama organı hem yasama hem de denetimsizlik süreciyle, bütün yetki ve görevleriyle, gündemini siyasal iktidara teslim etmesiyle, parmak sayısına mahkum olmasıyla umutsuz olay.
Anayasada güvence altına alınan hukuk devleti temel unsurlarından olan hukuki belirlilik ilkesi yerini belirsizliğe terk ettikçe hukuk da hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olmaktan çıkıyor, kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarının aracı durumuna düşüyor. Ne hukuksal güvenlik var ne de öngörülebilirlik. Tüm eylem ve işlemlerinde devlete duyulması gereken güven sürekli zedeleniyor, eriyor.
Buna hukukun sınıfsallığı, sermaye sınıfının ve siyasi iktidarının hukuk üzerindeki çıkar egemenliği eklendiğinde hukuk daha baştan halk yönünden düzenleyici ve sorun çözücü olmaktan çıkıyor, sömürücü düzenin gereksinim ve çıkarına uygun kılıfa bürünüyor.
Hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan hukuk devletinin bir başka ilkesi, yargı denetimi. Böyle hukuka böyle yargı… Yargı içindeki sorunlar yumağı kadrolaşmadan güdümleşmeye, ödül-ceza yönteminden savunma hakkının kısıtlanmasına kadar hayli büyük ve karmaşık. Yargılama yapan değil sermaye sınıfının ve siyasi iktidarın yaptıklarını onaylayan bir yapıyla karşı karşıyayız. Adalet dağıtmak isteyen yargı mensupları bu yapıyı kurtarmaya yetmiyor.
Bir hafta içerisinde ikisi avukat biri savcı üç yargı mensubunun intiharı sorunun........
© soL
visit website