menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Iğdır’daki listenin seçime ve sonuca etkisi

13 1
08.04.2024

31 Mart’ta yapılan Mahalli İdareler seçiminin etkileri açıklanan sonuçların itilaflı olduğu birkaç ilde hala devam etmekte. Büyükşehirlerde sonuçlar kesin olarak açıklanmakla birlikte, mazbatasını alan belediye başkanları koltuklarına oturup kurum idaresindeki çalışmalara başladılar bile.

Ülkenin doğusu ayrı telden, batısı ayrı telden çalsa da alınan sonuçlar, seçmenin haklı iradesini ortaya koydu. Seçim süreci boyunca parti mensupları tarafından, vatandaşı geren açıklama ve konuşmalarda, özellikle iktidar kanadının vatandaşla arasında mesafe olduğu anlaşıldıktan sonra oy kaybı olarak sandıklara yansıdı.

Diğer bir tarafta ise Dem parti milletvekillerinin seçmeninin terörize edici açıklamaları, sonucunda ülkenin Van ve birkaç şehrinde yanlış uygulama sonucu yaşanan olaylar kınanacak türdendi. Dem partisi milletvekillerinin yürütmüş olduğu politika ve açıklamaları Van belediye başkanlığını kazanan canlının geçmişte yapmış olduğu açıklamalar ve eylemler, toplumun genelinde bölücülük ve terörizm ile aynı algı yaratmaya başladı.

Türkiye’de Cumhuriyet rejimi ve Devletin bölünmez bütünlüğü ile sorunu olan veya seçmenine farklı vaatlerde bulunan siyasi partilere, yasalar çerçevesinde yargının müdahale etmesi gerekir. İnsan hakları konusunda bizlere örnek olarak konulan ülkelerin parlamentolarına bakarsanız, devlet yönetimi ve rejime karşı olan hiçbir siyasi oluşum göremezsiniz. Çünkü onlarda siyasi partiler politikalarını, rejim ve devlet karşıtlığı olarak belirlemezler. İnanmıyorsanız girin internete bakın yüzde yüzü iktidar olduklarında; sağlık, ekonomi, eğitim veya vatandaşının refah düzeyini yükseltecek politikaları getirmek için çaba sarf ederler.

Fikir serbestliği bile ülkenin idare rejimi veya bölünmez bütünlüğü ile alakalı değildir. Yurttaşlık bilinçleri, alt kimlikleri ile birlikte ulusal kimliklerini ve çıkarlarını muazzam şekilde korumak üzerine kuruludur. Ülkemizde ise orta öğretim müfredatından “Vatandaşlık ve Sosyal Ahlak'' dersini çıkardılar.

Sayın Milli Eğitim Bakanımız sivil toplum örgütlerine devretti ders verme işini. Milli eğitim ve yetkili öğretmenler dururken böyle bir akıl tutulması nasıl yaşanır bilinmez. Bunların hangi sivil toplum örgütleri olduğu tarafınızca malumunuzdur artık. Eğitim sistemi bilimin, toplum ahlakının ve teolojinin gerçeklerine oturan toplumlarda seçmen de politikacıdan ne isteyeceğini bilir. Bizde ise durum tam tersinedir. Çıkıp sokaktaki vatandaşa, karnını doyurup doyurmadığını veya ayağının sağlam sırtının pek olduğunu sorun. Hiç düşünmeden siyasi ütopik bir politik istek listesi çıkarır şaşar kalırsınız. Elin oğlu yolsuzluk, akaryakıt, vergi zamlarında eylem yapar hakkını aramak için. Bizimkiler rejim veya Cumhuriyet karşıtlığı peşindedir hala. Anlatmaya çalışsan senden kötüsü yoktur. Bu durum gözden ırak küçük şehirlerde ve ilçelerde farklı bir hal alır, manevi duygular kullanılarak seçimler kazanıldıktan sonra, kurulan politik düzende sözde seçkin insanlar ve sözde kanaat önderleri politikacı ile seçmen arasında durur ki pastadan en çok payı o alsın. İşini bilen bir milletvekili veya belediye başkanı vatandaş içinden kendisine kullanabileceği, seçmen ile arasında köprü........

© SiyasetCafe


Get it on Google Play