menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Suriye Dosyası- 8

4 1
monday

Türkiye bir yandan ABD çizgisinde Suriye’nin bölünmesine destek verirken diğer yanda da ABD’nin, Suriye’yi mezhepçilik ve etnik köken üzerinden bölme stratejisine engel olmaya çalışıyor. Birbiriyle çelişkili görülen bu tavrın nedeni de Suriye’nin bölünmesine karşı olmadığı ancak mezhep ve etnik köken üzerinden ayrıştırılmasına taraf olmamasıdır.

Çünkü etnikçilik ve mezhep üzerinden yapılacak kışkırtmanın Suriye ile sınırlı kalmayacağı, Türkiye ile İran’ın da dâhil olacağı büyük çaplı bir bölgesel çatışmaya dönüşeceğinden korkuluyor. AKP’nin bu korkusu ABD’ye gönderilen kriptoda şu şekilde yer buluyor:

“(…) Türkiye, mezhepçiliğinin ve aşırıcılığın bütün bölgeyi yakıp kül etmesini önlemek için Şam-Tahran eksenine son vermeyi denemekte bir değer görüyor ve tanıdığı, tanımadığı şeytanla (Esed) iş yapmayı yeğliyor.”

Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere mezhepçiliği kışkırtarak Ortadoğu coğrafyasını yakıp kül etme amacında olan ABD, Türkiye’nin mezhep savaşını önlemeye çalışmasını ise onlara göre şeytan olan Esad ile iş yapmak şeklinde değerlendiriyor. Esad’a, şeytan nitelendirilmesi yapılırken tanımadığı şeytandan ise muhtemelen bir rejim değişikliği halinde Esad’ın yerine o dönemlerde geçmesi düşünülen “Müslüman Kardeşler” kastediliyor.

Ayrıca Türkiye’nin, Suriye ile ilişkilerini iyileştirme yönünde ciddi adımlar attığına, diğer yandan da Suriye / Suudi Arabistan diyalogunu güçlendirmek için de Riyad / Şam arasında aracılık yaptığına dair bazı ipuçları da telgraflarda yerini buluyor. Türkiye’de “Kürt Açılımı”nın başladığı döneme denk gelen bu süreç bir bakıma da Türkiye / Suriye ilişkilerinin dönüm noktasıdır diyebiliriz. Çünkü bu süreçle birlikte Türkiye / Suriye ilişkilerinde onarılması mümkün olmayan ciddi kırılmalar yaşanacaktır.

İran ile Lübnan’ı etkilemek için yakınlaşalım

ABD, Suriye ile Türkiye ilişkilerini bozmaya yönelik ilk girişimini Abdullah Öcalan’ı Suriye’den çıkarmakla yaptı. Öcalan’ın teslim edilmesi veya Suriye’den çıkartılması hususunda Türkiye’nin 1999’da yaptığı baskı ve hatta Türk Silahlı Kuvvetlerinin Ültimatom niteliğindeki uyarısı sonucunda Abdullah Öcalan, Suriye’den çıkartılmış ve Suriye / Türkiye ilişkileri de bu sebeple gerginleşmişti.

AKP iktidara gelmeden evvel 2000’in başından itibaren de Ecevit hükümeti, Suriye ile ilişkilerini yeniden iyileştirmek için diplomatik girişimleri başlatmıştı. AKP’nin iktidara taşındığı 2002’de ise dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in aktif rol oynadığı Suriye ilişkilerinde bir hayli olumlu ilerlemeler sağlanmıştı. Ancak Sezer’in cumhurbaşkanlığı süresinin 2007’de dolmasından 2 yıl sonra Erdoğan’ın, kardeşim dediği Esad’a yönelttiği katil, düşman suçlamaları Suriye ile Türkiye ilişkilerini eskisinden daha........

© SiyasetCafe


Get it on Google Play