Akılcı Diplomasiye Karşı Taşra Jargonu
İsrail’in resmen kurulduğu 1948’den beridir süregelen İsrail-Filistin sorunu, Ortadoğu coğrafyasında kapsamlı bir savaşa dönüşeceği tehlikesini de beraberinde getiriyor. Adeta kartopu gibi yuvarlandıkça büyüyen sorunun çözüme kavuşturulamamış olmasında ki temel neden, tarafların diplomasi yerine kan ve demir siyasetiyle yani silah ve şiddet kullanarak birbirilerine karşı güç gösterisine dönüştürme çabasında olmalarıdır. İsrail perspektifinden bakıldığında ve tabii ki Tevrat’tan ilham alınarak hazırlanan anayasası da dikkate alındığında, bahsi geçen vaat edilen toprakları geri alana kadar savaşmaya devam edecekleri en yüksek ihtimaldir. Aradan 76 yıl geçmesine rağmen sorunun şiddetlenerek devam etmesi de bu öngörüyü doğrulamaktadır. Fakat kilit rolü bulunan İran’ın dâhil olmasıyla meselenin bölgesel çatışmadan çıkarak Ortadoğu’yu kuşatan kapsamlı bir savaşa dönüşeceği de ihtimaller arasındadır. Ayrıca İran’ın, Hamas liderinin Tahran’da suikast sonucu öldürülmesini, kendi topraklarına saldırı veya tehdit olarak gördüğü için çatışmaya dâhil olmadı. Bu şekilde bir değerlendirme, meseleyi kavramaya yeterli olmaz.
İsrail ile İran yıllardan beridir birbirine karşı düşmanca tavır takınmaktalar ve birbirilerini suçlamaktadır. Gazze’de savaştığı Hamas’a, Lübnan’da ki Hizbullah’a ve Yemende ki Husilere İran’ın silah ve lojistik destek sağladığını ileri sürmesi ve İran’ın da bu iddiaları yalanlaması yeni değil. Ancak İran’ın bu örgütlere silah, teçhizat desteği sağladığı bilinen gerçekler arasındadır. Bu sebeple İran’ın çatışmaya dâhil olması sadece Hamas liderinin kendi topraklarında öldürülmesiyle sınırlı değil. Çünkü yıllardan beridir süregelen meseleye fiilen katılması için somut bir dayanağın oluşması gerekiyordu. İsrail’in Lübnan, Beyrut ve çevresini bombalama nedeni de İran’ın bu bölgede desteklediği Hizbullah’ı etkisiz hale getirmek veya etkisini kırmaktı.
Teoride destek, pratikte kabadayı raconu
İsrail /Filistin savaşına cephe gerisinden destek veren ülkelere dikkat edildiğinde ve şiddetin giderek arttırılması durumunda savaşın belki de Ortadoğu ile sınırlı kalmayacağı, dünyaya yayılacağı tehlikesi kaçınılmaz olacaktır. Rusya, Çin ve Türkiye teoride İran’ın desteklerken, ABD ise fiilen İsrail’e koruma şemsiyesini açmıştır. Bu da İsrail’in kendine olan özgüven ve savaş gücünün artması ve bölgede etkili olmasına olanak sağlamıştır.........
© SiyasetCafe
visit website