Surda bir gedik: İngiltere’den İsrail’e kısmi silah ambargosu
“İsrail’e silah satışının devam etmesi için hiçbir gerekçe yok, fakat yine de bir şekilde silah satışı devam ediyor. Bu konuya ilişkin endişelerimi her türlü makama ilettim, fakat aldığım yanıt sadece ‘teşekkürler, endişelerinizi not ettik.’ oldu… Umarım ileride bir gün geriye dönüp bugünlere baktığımızda gurur duyabiliriz.”
İngiliz diplomat Mark Smith, bu cümlelerle ile Dışişleri Bakanlığı’ndan istifasını açıklamıştı. Daha önce bakanlığın silah satış lisansı denetim ofisinde de çalışan kıdemli diplomat, İngiltere’nin İsrail’e yönelik silah satışı nedeniyle Gazze’de işlenen savaş suçlarına ortak olunduğunu belirtiyor ve İngiliz yasalarına göre silah satışının durdurulmasını talep ediyordu. Zira Gazze’de bulunan evlerin yarısı yerle bir edilmiş, bütün sokaklar ve üniversiteler bombalanmış, insani yardım kısıtlanmış, sivillerin güvende uyuyabileceği hiçbir yer kalmamış, ambulanslar, hastaneler ve okullar dahi İsrail’in hedefine olmuştu. İsrail, İngiltere başta olmak üzere Batılı ülkelerden aldığı silahlarla bugün Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı nezdinde yargı süreçlerine konu olan savaş suçları işliyordu.
Mark Smith’in talebi bugün birçok İngiliz veya Amerikalı diplomat, elit veya kanaat önderi, yani Batı müesses nizamı için radikal bir öneri olabilir. Fakat İngiltere için asla bir ilk değildi. Tony Blair, Margaret Thatcher, David Cameron gibi İsrail’i çok sıkı bir şekilde destekleyen başbakanlar dahi İsrail ile Arap devletler karşı karşıya gelince veya Filistin’deki İsrail zulmü artınca farklı süreler boyunca kısmi silah ambargosu kararı almış, bazen kamuoyu önünde bazen gizli bir şekilde İsrail’i sert bir şekilde uyarmak adına silah ihracat lisansı verilmesini durdurmuştu. İngiltere böylece siyasi, tarihi ve ticari bağları olduğu Ortadoğu’daki diplomatik ilişkilerini kriz durumlarında dahi koruyabilmiş, Arap ülkeleriyle İsrail arasında hassas bir denge kurmuştu.
Mark Smith’in talebi, sadece Guardian’da yazan sol-liberal kanaat önderlerine veya geçen aylardaki erken genel seçimde Gazze’ye yönelik tepkilerini bağımsız adaylara oy vererek gösteren, böylece meclise eski İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn dahil 5 bağımsız vekilin girmesini sağlayan Müslüman İngilizlere de mahsus değildi. Zira YouGov’un Nisan ayında yaptığı ankete göre İngiliz halkının V’sı, genel seçimlerde büyük bir zafer elde ederek iktidara gelen İşçi Partisi seçmeninin ise p’i İsrail’e silah satışının durdurulmasını talep ediyordu.
İçtihat kapısından kamuoyu desteğine, binlerce kişinin katıldığı sokak gösterilerindeki pankartlardan kıdemli bir diplomatın onurlu istifasına yansıyan bu ambargo talebinin hükümet tarafından kale alınması için Gazze’de 40 binden fazla insanın katledilmesi gerekti.
Ve nihayetinde Keir Starmer başbakanlığındaki İşçi Partisi hükümetinin genç dışişleri bakanı David Lammy, yasama tatilinin ardından ilk parlamento oturumunda İsrail’e yönelik kısmi silah ambargosu kararı alındığını ve 30 silahın satış lisansının artık verilmeyeceğini açıkladı.
Bu önemli karar oldukça geç alınmış, İngiltere kendi yasalarını İsrail uğruna tam 11 ay boyunca görmezden gelmişti.
Soykırıma lisans yok
2002 yılında kabul edilen “İhracat Kontrol Yasası” uyarınca Dışişleri Bakanlığı ihracat edilen ürünlere ilişkin belirli kurallar ve sınırlamalar öngörebiliyor, yine silah ihracatı dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ancak hükümet onaylı bir lisans ile mümkün olabiliyor. Dışişleri Bakanlığı ise bu silah ihracat lisansına ilişkin düzenlemeleri belirli aralıklarla güncellenen kurallarla belirliyor. Bu metnin adı: Strategic Export Licensing Criteria (Stratejik İhracat Lisansı Kriterleri).
Bu metindeki en önemli kural ise 2(c): “uluslararası insancıl hukukun ciddi bir ihlalini gerçekleştirmek veya kolaylaştırmak için kullanılabileceğine dair açık bir risk olduğu tespit edilirse lisans verilmemeli.”
Dışişleri Bakanlığı birimleri bu nedenle silah ihracatı yapılan ülkelerin bu silahları nasıl kullandığını düzenli bir şekilde takip ediyor, delilleri inceliyor ve yeri geldiğinde verilen lisansları iptal edebiliyor. Sahada çalışan STK’ların raporları, medyadaki haberler, Birleşmiş Milletler organlarının uyarıları, silahlı çatışmaların taraflarının beyanları dikkate alınıyor, geniş çaplı ve sürekli bir inceleme süreci yürütülüyor.
Dışişleri Bakanlığı bu kurallar uyarınca, bu Pazartesi (2 Eylül 2024) İsrail’in İngiltere’deki firmaların sattığı silahları kullanarak uluslararası hukuku ihlal etmesinin ciddi ve açık bir risk olduğu kanaatine ulaştı. Dışişleri Bakanlığı’na göre, İsrail’in Filistinli........
© Serbestiyet
visit website