menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Soykırımın çarkına çomak sokan kadın: Ibtihal Aboussad

10 1
12.04.2025

İsrail’in Batı Şeria’daki işgalini anlatan “No Other Land” belgeseliyle Filistinli yönetmen arkadaşı Basel Adra ile birlikte Filistin’e ilk Oscar ödülünü getiren İsrailli muhalif yönetmen Yuval Abraham; sadece Filistinlilere Berlinale veya Oscar gibi prestijli uluslararası platformlarda alanlarda platform sunduğu için değil, İsrail’in Gazze’de işlediği soykırımı bütün detaylarıyla gözler önüne serdiği için de uzun bir süredir ölüm tehditleri alıyor. Zira Yuval Abraham sadece başarılı bir yönetmen değil, aynı zamanda ordu ve devlet içindeki kaynaklara erişimi nedeniyle en çarpıcı araştırma dosyalarına imza atan, İsrail’in savaş suçlarını en açık delillerle ifşa eden 972 Magazine’nin de genel yayın yönetmeni.

Bu sene “En İyi Belgesel” Oscarı’nı alan No Other Land’in yönetmenleri Basel Adra ve Yuval Abraham

Yuval Abraham, Local Call gibi yerel İsrailli muhalif solcu gazetelerle ve Guardian gibi İsrail’e tepkili yabancı medya organlarıyla işbirliği yaparak İsrail ordusunun içinden bilgi ve itirafları sızdırıyor, bu itirafları temellendiren belgeleri yabancı gazetecilere aktarıyor ve İsrail’in işlediği soykırımı delillendiren dosya haberlerine imza atıyor. Bunlar arasında en çok ses getiren dosya ise Microsoft, Amazon ve Google gibi teknoloji şirketlerinin İsrail’e sağladıkları teknoloji altyapısı ile Gazze soykırımına nasıl ortak olduklarıyla ilgili araştırma oldu.

Yuval Abraham, İsrail’in teknoloji şirketlerinin sağladığı üst düzey imkanlarla Gazze’yi sadece abluka altına almadığını, aynı zamanda “online bir toplama kampına” çevirdiğini ve büyük veri bulutlarıyla, yapay zeka uygulamalarıyla “otomatikleştirilen” bir soykırıma imza attığını, bu sayede İsrailli askerlerin bireysel karar verme aşamalarını minimize ederek bu soykırımı sürdürülebilir kılmaya çalıştığını ortaya çıkarmıştı.

Yuval Abraham tam da bu araştırma nedeniyle belki de İsrail’de en çok nefret edilen gazeteciye dönüştü. İsrail’in Lahey’de yargılandığı soykırım davasına dolaylı da olsa Güney Afrika’dan sonra en çok delil sunan kişi oldu.

Otomatik soykırım

Yuval Abraham’ın geçen sene ortaya çıkardığı üzere İsrail, Gazze’deki soykırımında milyonlarca kişinin verisini barındıran büyük bir veri bulutu ve iki önemli yapay zeka uygulaması kullanıyor. İlk aşamada Lavender, yani Lavanta adındaki bir uygulama ile “askeri hedeflerini” seçiyor. 7 Ekim 2023’ten hemen sonra Gazze’de yaklaşık 40 bin Hamasçının bulunduğunu tahmin eden İsrail, bomba atılmasına yönelik emirleri hızlandırmak adına Gazze’de yaşayan 2 milyon kişiyi 1’den 100’e kadar puanlayan ve sisteme yüklenmiş belirli kriterler ışığında Hamasçı olup olmadığına kanaat getiren bir yapay zeka uygulaması geliştirmişti. Lavender, adres ve telefonlarını sık sık değiştiren, Hamasçıların olduğu belirli Whatsapp gruplarında bulunan kişileri tespit ediyor, bu kişilerin Hamasçı olduğuna kanaat getiriyor ve bir liste hazırlıyor. İsrail istihbaratı bu listeyi kontrol ettiklerinde kendi verilerine göre hata payının  olduğunu fark etmiş. Fakat yine de 7 Ekim sonrasında saldırıları hızlandırmak adına ek bir kontrol yapmadan bu yapay zeka uygulamasının hazırladığı listeyi kullanmaya başlamış. Yuval Abraham’a konuşan askerler, kendilerinin sadece “mühür mercii” olduğunu, listedeki her ismin teyidi için sadece 20 saniye ayırdıklarını, bu teyidin de sadece kişinin erkek olup olmadığına yönelik yürütüldüğünü söylemişti. Fakat yapay zeka uygulamasının listesi oldukça sıkıntılıydı. Öncelikle İsrail’in Hamasçılığı belirlediği kriterler muğlaktı. Yuval’a konuşan askerler, sıklıkla Gazze’yi yöneten Hamas ile iletişimde olan, fakat eline silah alıp İsrail’e saldırmamış kişilerin, Gazze içinde faaliyet gösteren görevlilerin de listeye eklendiğini belirtmişti. Fakat en kötüsü, Gazze’de insanlar sık sık telefon değiştirdiği için bir Hamasçının telefon numarası daha sonrasında Hamas ile yakından uzaktan alakası olmayan bir kişiye geçebiliyor veya kalabalık Whatsapp gruplarına insanlar farklı amaçlarla eklenebiliyordu. Ya da eskiden Hamas ile iletişimde olup, şimdi bu iletişimi kesmiş kişiler de çok kolay bir şekilde bu ölüm listelerine giriyordu. Bu durumda Lavender uygulamasını kullanan İsrailli askerler dahi ellerindeki listeye güvenmiyordu. Özellikle askeri yöneticiler daha fazla yeri bombalamak istediğinde ise Lavender’i kullanan kişiler makinenin kriter eşiğini düşürüyor ve orduya daha kalabalık bir liste vererek bombalanacak kişilerin sayısını da hata payını da arttırıyordu.

İkinci aşamada ise yine bir başka yapay zeka uygulaması devreye giriyordu: “Where’s Daddy?” (Babacık Nerede?) Uzun bir süredir Gazze’yi yüksek teknoloji ile gözlemleyen İsrail’in elinde Gazze’deki kişilerin aile konutlarının nerede olduğuna dair detaylı bir liste var. Gözetim teknolojileri ile bu listeleri birleştiren bu yapay zeka uygulaması, Lavender’in ölüm listesindeki kişilerin aile konutlarına girdiği anda İsrail ordusuna bildirimde bulunuyor. İsrail ordusu da bu bilginin ardından aile konutuna bomba atıyor. Bu aile konutlarından İsrail’e herhangi bir saldırı gerçekleşmiyor veya bir askeri yığınak, tesis bulunmuyor. İsrail özellikle Hamasçı olarak tespit ettiği kişileri vurmak için evlerine gitmelerini bekliyor. Böylece İsrail’in “sivil kalkan” argümanının içinin boşluğu da bir kez daha ortaya çıkıyor. Zira İsrail, hedeflerini daha kolay vurmak için sivil konutları tercih ediyor. Bu uygulamadaki sistemsel hata ise oldukça vahim: İsrail’in halihazırda muğlak hedef listesindeki kişiler evlerine girip çıkabiliyor, evlerinde 1 saat kalıp başka bir yere geçebiliyor.........

© Serbestiyet