menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Le Pen’in derdi, bizi neden gerdi?

20 1
05.04.2025

Paris’in en zengin elitlerinin yaşadığı 30 bin kişilik Saint-Cloud mahallesindeki 430 metrekarelik, 3 katlı, 11 odalı malikaneyle beraber düne kadar Fransız aşırı sağının, son birkaç senedir ise genel olarak Fransız sağının tapusunu nesilden nesile aktaran Le Pen ailesinin favori tatil mekanlarından biri de çoğu Avrupalı gibi Türkiye. Fakat 2000 yılında 26 metrelik lüks tekneyle Göcek-Marmaris koylarında mavi tur yapan Jean Le Pen (baba Le Pen) ve eşinin, Türkiye’ye olan ilgisi sadece turistik değildi.

1972 yılında kurduğu aşırı sağcı Ulusal Cephe partisinin lideri Jean-Marie Le Pen, 1997 yılının Ağustos ayında ilginç bir kararla yabancı turistlerin Göcek kadar ilgi göstermediği başka bir tatil beldesi Altınoluk’u ziyaret etmiş, o dönem belki de Türkiye’deki en “sakıncalı” kişilerden birinin, Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın neredeyse altı saat boyunca misafiri olmuştu. Biri Doğu’ya biri Batı’ya mesafeli bu iki benzemez lider, Avrupa-Türkiye ilişkilerini, yükselen Avrasya’nın geleceğini konuşmuş; Le Pen, Erbakan’a uzun uzun Türkiye’nin neden Avrupa Birliği üyesi olmaması gerektiğini anlatmıştı. Görüşme iki lider için de pek iç açıcı bir zamana denk gelmemişti. Erbakan sadece iki ay önce 28 Şubatçıların antidemokratik müdahalesi sonucu başbakanlıktan istifa ettirilmiş; Demirel hükümeti kurma görevini koalisyon ortağı DYP’ye değil, Mesut Yılmaz’a vermiş ve REFAHYOL hükümeti düşürülmüştü. Le Pen ise iki sene önceki başkanlık seçimlerinde her seferinde olduğu gibi ikinci tura kalamamış,  ile dördüncü olmuş, bir türlü merkez seçmenin dikkatini çekememişti.

Le Pen’in böyle bir atmosferde Erbakan’ı ziyaret etmesi; “İslamofobik ırkçı lider, Erbakancı” manşetlerine sebep olmuş, Le Pen soyadı tuhaf bir şekilde Türkiye’nin kronik siyasi krizlerinden birine dahil olmuştu. CHP’nin önseçimle Cumhurbaşkanı olarak ilan ettiği Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk iddialarıyla tutuklandığı bugünlerde, aleyhine karar verilen bir yolsuzluk davası neticesinde beş yıl siyasi yasak cezası alan ve bu nedenle 2027 seçimlerine girmesi engellenen Jean-Marie Le Pen’in kızı Marine Le Pen’in yine tuhaf bir tesadüfle Türkiye’nin oldukça gergin bir siyasi krizine dahil olması gibi.

Yunan ekonomist Varoufakis, Le Pen için “Liberal akıl, Erdoğan’ın rakibi yasaklanınca isyan ediyor;Fransa yapınca seviniyor" tweeti attı.

💬Vedat Milor tepki gösterdi: Yannis lütfen gözden geçir

💬Varoufakis'ten yanıt: Rakibi engellemek her yerde sinsicehttps://t.co/xduP63gxUy

İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla olan benzerlik açısından Berkeley doktoralı, Stanford hukuk mezunu gurme Vedat Milor ile Yunanistan’ın sosyalist eski Maliye Bakanı Yanis Varoufakis’i bile karşı karşıya getiren Marine Le Pen kararının ipuçları ise ne tesadüf ki baba Le Pen’in 24 sene önceki bir Marmaris ziyaretini anlatan “Le Pen, Marmaris’i sevdi” başlıklı bir Milliyet haberinin satır aralarında saklı: “Avrupa Parlementosu’ndan bir parti yetkilisinin de geziye eşlik ettiği öğrenildi.”

Avrupa karşıtlığının neferi olan Le Pen ailesi, Avrupa Parlementosu seçimlerinde her zaman ulusal seçimlerden daha fazla oy almış, özellikle AB karşıtı seçmenin “emanet” oylarıyla Fransız Parlementosu’na nazaran Avrupa Parlementosu’nda daha fazla bir temsil oranı yakalamıştı. Nitekim oy oranı düşük, Le Pen ailesinin zengin olmasına rağmen elit ve bağış desteği, medya görünürlüğü az olan bir zamanların bu marjinal aile partisi; partinin ve yöneticilerin rutinini sürdürmek için çareyi ilk derece mahkemesinin bugün kabul ettiği üzere uzun bir süre Avrupa Parlamentosu’nun sağladığı imkanlarda bulmuştu.

Büyük ihtimalle, Le Pen’in Marmaris’teki lüks tekne turuna Avrupa Parlementosu’ndan getirdiği yetkilisi, Ulusal Cepheli bir AP vekilinin danışmanı olarak işe sokulan, fakat bir gün bile Brüksel’e gitmeyip veya Avrupa Parlementosu’nda çalışmayıp Le Pen’in korumalığını veya danışmanlığını yapan bir partiliydi.

Nitekim ilk derece mahkemesinin kanaatince Le Pen ailesi, 12 sene boyunca sistematik bir şekilde Avrupa Birliği’nin kamu fonlarının partinin kurumsal harcamaları için kullanılması, usule aykırı bir şekilde zimmete geçirilmesi üzerine kurulan bu düzeneği devam ettirmiş; Marine Le Pen, babasından sadece partiyi ve her seçimdeki istikrarlı Cumhurbaşkanı adaylığını değil, bu “saadet zincirini” de devralmıştı. Parti liderlerinin korumaları ve sekreterleri Brüksel’e gitmeden AP danışmanı olarak işe alınmış, maaşlar halihazırda düşük olan parti gelirleriyle değil karşıtlığı üzerinde sörf yapılan Avrupa Birliği fonlarıyla ödenmişti.

Marine Le Pen, yıllar süren bir çaba sonucunda babasının siyasi yükünü sırtından atarak oylarını yükseltmeyi ve ana akımlaşmayı başarmış; fakat yine babasından devraldığı bu sistematik usulsüzlük nedeniyle Fransa Cumhurbaşkanı’nın resmi makamı Élysée Sarayı’na belki de en yakın olduğu anda siyasi kariyeri henüz kesinleşmeyen bir mahkeme kararıyla sona ermişti.

Üst düzey siyasetçilerin, yolsuzluk veya kamu parasını zimmete geçirme gibi suçlardan hüküm giymesi Fransa için pek şaşırtıcı bir durum değil. Halihazırda yolsuzluk ve bir yargıca rüşvet verme suçlarından dolayı elektronik kelepçeyle kısmi bir ev hapsinde bulunan eski Cumhurbaşkanı Sarkozy şu anda Libya’nın eski lideri Kaddafi’de yasadışı kampanya bağışı aldığı iddiasıyla 7 sene hapis cezasıyla yargılanıyor; 2017’de başkan adayı olan merkez sağcı lider Fracois Fillon ise uzun süren yargılama süreci neticesinde eşini vekil danışmanı olarak gösterip maaş aldırdığı için üç sene hüküm giydi. Yine Macron’un atadığı mevcut liberal başbakan Francois Bayrou da Marine Le Pen ile benzer suçlamalarla yargılanmış, mahkeme tarafından aklanmış, fakat Bayrou’nun partisi MoDem’den sekiz siyasetçi sahte danışmanlar tuttukları gerekçesiyle hapis cezası ve siyasi yasak almış, parti 350 bin Euro tazminat ödemek zorunda kalmıştı.

Siyasetin farklı yelpazelerinden birçok ismin bu tür yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya kalması nedeniyle Marine Le Pen başta olmak üzere birçok kişi, yolsuzluktan hüküm giyen siyasetçilere otomatik seçim yasağı verilmesini savunmuş, bu nedenle hüküm giyen isimlerin seçilme hakkının kısıtlanması gerektiğini ileri sürmüştü. Bu doğrultuda, Fransa Parlementosu 2016 yılında yolsuzlukla mücadele çabalarıyla gündeme gelen eski Maliye Bakanı’nın adını taşıyan Sapin II yasalarını kabul etti ve yolsuzluk, kamu parasını zimmete geçirme gibi suçlardan hüküm giyen kişilere seçilme hakkının kısıtlanması yaptırımı uygulanmasını zorunlu kıldı. Fransız Ceza Kanunu m.131-26-2 doğrultusunda yapılan bu değişikliğin tek yasal istisnası, yine aynı maddenin son hükmü. Söz konusu yolsuzluk davasına bakan hakim özel bir gerekçeli kararla, ihlalin boyutu ve suçun failinin özel koşullarını değerlendirerek böyle bir seçilme hakkı kısıtlaması yaptırımı öngörmeyebiliyor, bu zorunluğa istisna oluşturabiliyor.

Bu doğrultuda 2016’dan beri yolsuzluktan hüküm giyen siyasetçiler, otomatik bir şekilde siyasi yasakla da karşı karşıya kalıyor. İşte Marine Le Pen’in bugün zirveye uzanan siyasi yolculuğuna sekteye uğratan ve geçmişte yolsuzluk yapan siyasi elitlere karşı ateşle savunduğu yasal düzenleme bu.

Bu nedenle Marine Le Pen’in yargı süreci bugüne kadar pek tepki çekmemişti. Zira 2016’dan beri Fransız savcıları, 2014’ten beriyse Avrupa Birliği kurumlarınca hakkında soruşturma yürütülen Le Pen; bu sürecin hiçbir aşamasında gözaltına alınmadı, tutuklanmadı, bu süreçte iki kez başkan adayı olup seçimlere girdi, 2022’de rekor bir oyla başkanlık seçimlerinin ikinci turunda aşırı sağı A’e taşıdı.

Brüksel’e bir gün bile gelmeyen vekil danışmanlarının mailleri, parti içinden itirafçıların beyanları ve birçok yazışma, telefon görüşmesinin delil olarak kullanıldığı yargı sürecinin dokuz hafta süren karar duruşması aşaması neticesinde, ilk derece mahkemesi Le Pen’in partisinin 2004-2016 yılları arasında sistematik bir şekilde sahte danışmanlar aracılığıyla parti harcamalarını AB fonlarından usulsüz bir şekilde karşıladığını tespit etti. Mahkemeye göre halihazırda zengin bir aileden gelen Marine Le Pen kişisel olarak zimmetine bir para geçirmemekle beraber finansal açıdan zor durumda olan partisinin harcamalarını bu........

© Serbestiyet