menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Erzurum’un Samet’i, Almanya’nın Zohran’ı

27 25
13.12.2025

“Yaralı Filistinli ve İsrailli çocuklar, şehrimizdeki hastanelerde tedavi görmeli.”

Dünyanın herhangi bir ülkesinin herhangi bir şehrinin herhangi bir sokağında rastladığınız herhangi bir insanı çevirip bu öneriyi destekleyip desteklemediğini sorarsanız büyük ihtimalle alacağınız yanıt “tabii ki” olurdu. Fakat bu makul öneri son zamanlarda Almanya siyasetini ikiye böldü. Özellikle 2019’da Hannover’in belediye başkanı seçilen Yeşiller Partili Türk siyasetçi Belit Onay’ın dile getirdiği ve diğer belediye başkanlarına örnek olduğu bu öneri, Türkiye’den bakınca her ne kadar “naif” dursa da Almanya’nın ortalaması için bir hayli “Filistin yanlısı”. Meclisteki siyasetçilerin, Müslüman ve Türkiye kökenli isimlerin bile konuşmaktan kaçındığı bu mesele, aslında yerel yönetimlerin sorunu değil. Buna rağmen Belit Onay gibi isimler hem parti içi hem de dışında İsrail destekçilerinin öfkesini çekebilecek şekilde Gazze’deki insani krizden ve Gazzeli çocukların Almanya’da tedavi edilmesinin bir sorumluluk olduğundan bahsediyor. İsrailli çocukların böyle bir tedaviye ihtiyacı yok, çünkü hem yaralanan İsrailli çocuk sayısı az hem de İsrail’in her türlü imkanı var. Bu stratejik “ek” aslında öneriyi İsrail destekçiliğinin resmi bir devlet politikası olduğu Almanya için yumuşatma çabası. Fakat bu çaba bile yetmiyor, çünkü bu öneriyi savunan siyasetçilere “terörist destekçisi, antisemitist” yaftası yapıştırılıyor, yaralı Gazzeli çocukların Almanya’ya getirilme fikri bile tüyleri ürpertiyor.

Ne tesadüf ki Almanya’nın ilk Türk belediye başkanı seçilen Belit Onay’ın ardından bu fikri en yüksek sesle dile getiren bir diğer Yeşiller Partili siyasetçi geçen hafta 250 bin kişilik kuzey kenti Kiel’in belediye başkanı sıfatını alan Almanya tarihinin ikinci Türk belediye başkanı seçilen Erzurum kökenli Samet Yılmaz oldu.

Ve yine ne acı ki, Samet Yılmaz ve Belit Onay gibi vicdanlı belediye başkanlarının bu basit önerisini reddeden, hatta seçim için yapılan popülist bir hamle diyerek küçümseyen ve bu önerinin hayata geçmesi için gerekli federal izinleri vermeyen devlet bakanı ise bir diğer Türk kökenli Alman siyasetçi olan Serap Güler oldu.

Serap Güler hem bu teklifi küçümsedi hem de geçiştirdi. Bu hoyrat tavrı aslında pek şaşırtıcı değil. Yetki alanlarında olmamasına rağmen Gazze’deki zulüm için elini çok zor bir ülkede taşın altına koyan siyasetçilerin karşısında Serap Güler İsrail’in hastaneleri hedef almasını bile normalleştiren, Hamas’ın Gazzeli sivilleri kalkan olarak kullandığını belirten ve İsrail’in sivillere yönelik soykırımını meşrulaştıran makaleler paylaşan sıkı bir İsrail destekçisi.

Serap Güler’in bu makul öneriyi bile reddetmesi, hor görmesi; özellikle son zamanlarda anketlere göre parti fark etmeksizin Filistinlileri İsrail’den çok daha fazla destekleyen Alman toplumu için pek kabul edilebilir değil.

Nitekim Almanya’nın kuzeyindeki önemli bir liman şehri olan Kiel, Gazze’yi gündeme getirerek kampanya yapan Erzurumlu göçmen bir işçi ailenin çocuğunu belediye başkanı seçti; Gazzeli çocukların tedavi için Almanya’ya getirilmesine karşı çıkacak kadar kökenlerinin yeşerdiği topraklara mesafe koyan Serap Güler ve benzerlerine beklenmedik bir yanıt verdi.

Fakat Samet Yılmaz’ın Almanya’nın ikinci Türk belediye başkanı seçilmesi bu hikayeden çok daha fazlası.

Zira Samet Yılmaz çok daha az tanınsa da en az Zohran Mamdani kadar ilginç ve özgün bir siyasetçi.

Ve en az onun kadar da yetenekli.

Kimya teknikerliğinden doktoraya

Samet Yılmaz, Kiel’de başta Türkiye’den gelenler olmak üzere göçmen işçilerin yoğun yaşadığı Gaarden semtinde dünyaya gelen Türk kökenli bir Alman. Erzurum’dan Kiel’e göç eden işçi sınıfı bir ailenin çocuğu olan Yılmaz, lise eğitiminin ardından mesleki eğitimini kimya laboratuvarı teknisyeni olarak tamamlamış. Aşçılık yapan babası dört çocuklu ailesini geçindirmeyi başarmış, yeni geldiği bu yabancı ülkeye sıkı sıkı tutunmuştu. Yılmaz da ailesine destek olmak için öğrencilik hayatı boyunca pizza dükkanında, haftasonları da postacı olarak çalışmıştı.

Fakat siyasete, dine ve toplumsal meselelere meraklı olduğu için bu........

© Serbestiyet