menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir bakışı bin alkışa bedel: Filistinli Rashida, Amerikan Kongresi’ne nasıl girdi?

28 2
27.07.2024

1815 yılında ABD’nin 4. Başkanı James Madison, selefi Thomas Jefferson’ın özel kitap koleksiyonunu federal hükümet bütçesiyle satın alınmasını öngören bir kanunu onaylamış ve Jefferson’un Virginia’daki çiftlik evinden 6487 kitap başkent D.C.’deki Kongre kütüphanesine taşınmıştı. Bu kitap alışverişi, yeni kurulmuş çiçeği burnunda bir devlet olan ABD için oldukça önemliydi. Zira 1812’de ABD ile savaşan Birleşik Krallık, D.C.’deki neredeyse bütün devlet binalarını yakmış, bağımsızlık ilan eden ABD’yi küçük düşürmüştü. Yanan binalar arasında Kongre binası Capitol de bulunuyordu. Capitol ile birlikte geniş bir arşive sahip kütüphane de kül olmuştu. Amerikalılar, yeni kurdukları devletin en temel organı olan Kongre’nin kütüphanesini yeniden canlandırmak, dünya çapında referans olabilecek bir arşiv oluşturmak istiyordu. Jefferson’ın kişisel arşivindeki nadir kitapların Kongre kütüphanesine taşınması da bunun için önemli bir adımdı.

Jefferson’ın arşivi içerisinde kütüphane görevlilerini çok şaşırtacak bir eser vardı: George Sale’nin İngilizce Kur’an çevirisi. İki ciltlik bu çeviri, doğrudan Arapça’dan çevrilen ilk Kur’an’dı. Sıkı bir İslamofobik ve oryantalist olan Sale, İslam ile daha iyi mücadele edilmesi, misyonerlik faaliyetlerinin daha etkin yapılması için bu çeviriyi kaleme almıştı. Çevirinin önsözünde İslam’ı hor görmüş ve asıl niyetinin Hıristiyan misyonerlerin Müslümanları dinden döndürmek için ikna ederken dayanabilecekleri bir kaynak eser sunmak olduğunu açıklamıştı. Thomas Jefferson ise İslam dinine duyduğu meraktan dolayı kitabı özel arşivine eklemişti. Jefferson’ın 1800’lü yıllarda İslam’a ilgi duyması pek de tesadüfi değildi. Tahminlere göre Afrika’dan getirilen kölelerin ’si Müslümandı. Her ne kadar bazıları gönüllü bazıları zorla din değiştirse de beyaz köle sahibi Amerikalılar daha önce tanık olmadıkları bir dinle tanışıyor, Hz. Muhammed’in öğretisini anlamaya çalışıyordu. Thomas Jefferson da hem bir siyasetçi hem de bir entelektüel olarak İslam’ı merak edenler arasındaydı. Bir ABD başkanının Kur’an okuması pek rastlanır bir durum değildi. Jefferson 22 yaşında bir üniversite öğrencisiyken Kur’an’ı almış, John Locke’nın bir kitabını okurken Müslümanlar dair kimsenin dini inancından dolayı temel hak ve özgürlüklerinden mahrum kalmamasına yönelik kişisel notlar tutmuştu. Jefferson’ın İslam’a dair olan merakı ve ilgisi, 1805 tarihinde Beyaz Saray’da ilk iftarın düzenlenmesine de sebep olmuştu. Jefferson, Tunuslu bir diplomatı Ramazan ayında ağırlamış, yabancı konuklar için düzenlenen resmi devlet yemeği iftar nedeniyle güneşin batışına ertelenmişti. Jefferson’un bu dini hoşgörüsünün temelinde hiç şüphesiz İslam ile bizzat Kur’an okuyarak tanışması yatıyordu.

Kongre kütüphanesinin nadir eserler bölümünde saklanan 1734 basımı bu özel eser, 191 yıl sonra tozlu raflardan indirilmek zorunda kaldı. 2006 araseçimlerinde tarihi bir an yaşanmış, Minnesota 5. Bölge seçimlerini Müslüman siyah Amerikalı Keith Ellison kazanmıştı. Keith Ellison, Kongre’ye seçilen ilk Müslüman olarak tarihe geçmişti. Keith Ellison, doğal olarak birçok Amerikalı Kongre üyesinin aksine yemin töreninde İncil’e değil, Kur’an’a el basmak istemişti. Ellison’ın yemini için nadir eserler koleksiyonundan Jefferson’un Kur’an’ı çıkarılmış, Ellison Temsilciler Meclisi’nin yeni lideri Nancy Pelosi’nin huzurunda Kur’an’a el basarak yemin eden ilk Kongre üyesi olmuştu.

Demokrat Partili Keith Ellison’ın Kur’an’a el basarak yemin etmesi üzerine maalesef herkes Jefferson’ın hoşgörüsünü örnek alarak tepki göstermemişti. Özellikle İslamofobik bazı Cumhuriyetçi vekiller, Kur’an’a el basarak yemin etmenin anayasaya aykırı olduğunu, yeminin ve dolasıyla vekilliğin geçersiz sayılmasını savunmuştu. En sert tepki ise Virginialı Temsilciler Meclisi üyesi Cumhuriyetçi Virgil Goode’dan gelmişti: “Yemin etmek için elimi kaldırdığımda diğer elimde İncil olacak. Kuran’ı hiçbir şekilde kullanmayı kabul etmiyorum. Minnesotalı Müslüman Temsilci o bölgenin seçmenleri tarafından seçildi ve eğer Amerikan vatandaşları uyanmaz ve göçmenlik konusunda benim tutumumu benimsemezse, muhtemelen daha pek çok Müslüman göreve seçilecek ve Kuran’ın kullanılmasını talep edecek… Korkarım ki önümüzdeki yüzyılda çok daha fazla Müslümana sahip olacağız.”

Virgil Goode, henüz Trump’ın partiye hakimiyetiyle ipleri eline almamış popülist Cumhuriyetçilerin göç üzerine olan korkularını kullanarak Müslüman nüfusun artacağı korkusunu yaymış ve Ellison’ı hedef almıştı. Fakat ne tezat ki Ellison, göçmen değildi. Siyah Katolik bir ailede büyümüş, üniversite çağında kendi araştırmaları sonucu Müslüman olmaya karar vermişti.

Ellison daha sonrasında Minnesota Eyalet Savcılığı’na uzanan başarılı bir siyasi kariyer izledi ve Jefferson’ın Kur’an’ı 2018 seçimlerine kadar tekrar rafa kaldırıldı. 2018’de ise yine bir “ilk” için tekrardan raftan indirildi. 42 yaşındaki Filistin kökenli Rashida Tlaib, Müslümanların yoğun bir şekilde yaşadığı Michigan’ın 13. Bölgesi’nde seçimleri kazanarak ABD’nin ilk kadın Müslüman kongre üyesi seçilmişti. Bu “ilk” sıfatını Rashida ile birlikte Somali kökenli Minnesotalı Ilhan Omar de taşıyordu. Ilhan Omar kendi kişisel Kur’an’ına el basarak yemin ederken Rashida, Keith Ellison gibi Jefferson’ın Kur’an’ını tercih etmişti.

Rashida Tlaib’in Kongre’ye seçilmesi tarihi bir andı. 2016’da Trump başkan seçilmiş, 2018 araseçimlerinde Demokratlar rekor sayıda azınlık ve kadın vekille Temsilciler Meclisi çoğunluğunu kazanmış, Nancy Pelosi’yi tekrardan meclis lideri seçmişti. Rashida Tlaib’in meclise girmesi bütün Demokrat Parti tarafından kutlanmış, Trump’ın Müslümanlara karşı nefret dolu açıklamalarına bir cevap olarak algılanmıştı.

Bu tarihi zafere rağmen Rashida Tlaib’in Kongre’ye seçiliş süreci de Kongre’deki deneyimi de pek rahat ve huzurlu geçmemişti.

Rashida Tlaib, 1976 yılında işçi sınıfının yoğun yaşadığı Michigan eyaletinin Detroit kentinde doğdu. 14 çocuklu bir ailenin en büyük çocuğuydu. Annesi Batı Şeria’nın bir köyünde, babası ise Doğu Kudüs’te büyümüştü. Babası önce Nikaragua’ya göç etmiş, ardından Amerika’ya gelerek bir otomotiv fabrikasında işe girmişti. Rashida sadece ailenin en büyük kızı değil, aynı zamanda “ikinci bir anneydi”. Hem bir yandan okuyup kardeşleriyle ilgileniyor, hem de Michigan’daki yoğun nüfuslu Müslüman topluluğunda aktif olmaya çalışıyordu. Önce siyaset bilimi lisansını, ardından da Thomas Cooley’de hukuk bölümünü tamamladı. Hukuk fakültesini bitirir bitirmez emekli olmaya kararı alan Steve Tobocman’ın eyalet meclisinde boşalan koltuğuna talip oldu ve siyasete atıldı. Rashida Tlaib daha öncesinde Tobocman’ın ofisinde staj yapmış, çalışkanlığı ve enerjisiyle vekilin gözüne girmişti. Rashida Tlaib, yaklaşık 250 bin Arap Amerikalı’nın yaşadığı Michigan’da hem Müslüman hem Arap kökenlilerin haklarını savunan dernek ve STK’larda aktif çalışan, halkla iç içe olan bir siyasetçiydi. Sadece etnik temelli bir bakış açısı yoktu. Kendini sosyalist olarak tanımlıyor, ücretsiz sağlık sigortası, hava kirliliği, işsizlik, yoksulluk gibi sorunları gündeme taşıyor, özellikle Michigan’ın yoksul ve işçi sınıfı semtlerindeki su ve hava kirliliği sorunlarını dile getirdiği gösteriler düzenliyordu. Elinde megafon gösteri gösteri gezmesiyle akıllara kazınmıştı.

Michigan’ın 1965 yılından beri görevde olan siyah hak aktivisti solcu vekili John Conyers’in 2018 yılında cinsel taciz suçlamaları nedeniyle........

© Serbestiyet


Get it on Google Play