menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dumanı lekeli…

13 9
02.02.2025

5 Haziran 1946, geceyarısı… Chicago’daki La Salle Oteli’nin 1048 odasından 900’ü dolu. Konukların çoğu uykuda. “Ta ki birkaç gece kuşu yanan ahşap kokusunu fark edene kadar”… Yangın var.

Silver Grill Kokteyl Salonu’nda başlayan yangın 22 katlı otele yayılıyor. “Otel yangına dayanıklı” ama salon 1935’de “resmi inşaat departmanıyla yapılan yazılı bir anlaşmaya uygun olarak” yeniden düzenlenirken ceviz kaplama kullanılmış. Önce onlar tutuşmuş. Ahşap kaplamalar yanıcı zira.

Sonradan yangını değerlendiren komisyon yapı dairesinin o projeyle ilgili “o zamanki mevcut yapı yönetmeliğini yorumlamada esnek davrandığı”nı ve o konudaki sorumluluğuna dair bir yaptırım gerektiğini kayda geçiriyor.

Bazı merdivenlerin baca etkisiyle kısa sürede “kalın, siyah duman” oteli kaplıyor. Misafirlerin çoğu panik içinde, -aşağı inmek için değil- “dikkat çekmek için pencereden çarşaf sallıyor”. Çarşaftan “halat”a gerek yok. Alt kattaki bazı konuklar itfaiye merdivenleriyle çıkarılırken, üst kattakiler de “hepsi çalışır durumda olan yangın merdivenleri”nden kurtuluyor.

“Görme engelli bir misafirin köpeği Fawn” bile onu yakındaki yangın merdivenine yönlendiriyor. Tribune savaş muhabiri Joseph Hearst ve eşi de 19. kattaki bir odada: “Koridorda biri herkesin dışarı çıkması için bağırdı. Yüzümüze ıslak havlular sardık, koridordan yangın merdivenini el yordamıyla bulduk ve güvenli bir şekilde aşağı indik.” Üç bine yakın insanın olduğu oteldeki yangında 61 kişi ölüyor, 100’e yakını yaralanıyor.

1946’daki yangın büyük yankı, medyada, toplumda infial yaratıyor. Chicago Belediye Başkanı O’Dwyer ve itfaiye üst düzey yetkilisi Quayle “sorumlu tüm kurumlara, başkanlarına tüm şehir topluluklarındaki otellerin denetimlerini yoğunlaştırmaları talimatını veriyor”.

80 yıl önce La Salle Oteli’ndeki yangın “ABD’de yangın güvenliği reformlarına, yasal değişikliklere öncülük eden trajik olay”, bir dönüm noktası olarak anılıyor. Aynı yıl ABD Eğitim Bakanlığı “Yangın Güvenliği Müfredat Kılavuzu”nu yayınlıyor mesela. Otellerdeki yangın önlemleri ve standart ihlalleri mercek altına alıyor.

Yangın “Chicago belediye meclisinin otel odalarına otomatik alarm sistemleri ve yangın güvenliği ve tahliye talimatları asılması da dâhil yeni otel inşaat kodlarının ve yangınla mücadele prosedürlerinin yürürlüğe koymasına neden oluyor”. Düzenli, yaygın, sıkı denetimlere de vesile.

O süreçte otellerdeki yangın koruma, güvenlik sistemlerinin “denetlenmesi, düzenli test edilmesi ve bakımı” için standartlar (kodlar) belirleniyor. Yayınlanan mevzuatta otomatik yangın söndürme sistemleri, yangın muslukları-pompaları, alarm sistemleri, mutfak davlumbazları, acil durum aydınlatmaları, duvarlar, kaplamalar vs. tek tek sıralanıyor.

Yetkililer dışında otel personelinin de yükümlü olduğu belli maddelerdeki denetimlerin periyodu ise “günlük, haftalık, aylık, üç aylık, yıllık, 3 yıllık, 5 yıllık, 10 yıllık” vb. olarak aynı mevzuatta, zorunlu. Mevzuatta denetlenecek onca şeye tek tek bakıyorum “yangın merdivenleri” ne dair tek satır bulamıyorum. O zaten 80 yıl önce bile zorunlu. Yapmama “lüks”ün, keyfiyetin daha baştan yok.

Bütün bunları temelsiz bir karşılaştırma yahut “El âlem ta o zaman yapmış” fas(ı)lından aktarmıyorum elbette. Amacım farklı, niyetlinin-ehlinin elinden bir tabloyu ortaya koymak… Zira “Kartalkaya yangını”nda da ortada korkunç, koskoca bir tablo var.

Ve sen de tedbirin, denetimin uluslararası standartlarını, “kodlarını” ülke tablosundaki karşılığında arıyorsun. Ama bulamıyorsun tabii. Var olan tabloya o yapıyı oturtmak da zor. O yapının, işleyişin de baştan ele alınması gerek.

Korkunç bir yangınla gündeme gelse de, turizm, oteller (de) “baştan kokan” meselelerden. Arazi tahsisinden, “yağma”sından imarına, imarında-işleyişindeki “alış ve veriş”e, sahibinden iltisaklı “ortak”larına, değiştirilen, eğilip bükülen mevzuatından denetimine kadar karşımızda.

O alan da kendi “alışverişi” dışında alışa da verişe de kapalı bir iktidarın meşgalesi. Otellerin kuruluşunda, “bina”nın yapılışında teşvik”in kime, nasıl verildiğinden öte, -derininde- neyi teşvik ettiği bile böyle felâketlerde, depremlerde, yangınlarda gündemde.

Bütününe bakınca bu tablo da önce ressamına emanet. Yasaların, yargının işleyişinin yanında, gerekli, “zorunlu” çalışma, sağlık, güvenlik standartları/uygulamaları da aynı yapının içinde, “o sisteme müsait” şekilleniyor. İşleyişinde de o el.

O “sistem” iktidarın gıda maddelerinde “tağşiş”i, yani “içine hileyle, yasalara aykırı olarak başka bir şey karıştırmayı” “denetim dışı -yani serbest- bırakma” denemeleriyle de gündeme geliyor misal. O mevzuat engelleniyor ama işleyişi muamma. İmar affı”yla, “esnek, seçici denetim”le daha inşaattan binaların içine “bir şey karıştırma”yla da gündemde. Kamu binaları dâhil.

“Tağşiş”in mânâsının en geniş örnekleri. Benzetmeye fazlasıyla müsait bir kavram. Her şeyin, her işin işine onun “hukuk”unda, “yapı”sında olmaması gereken bir şeyler karıştırmak… Vergi denetimlerinde,........

© Serbestiyet