menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Photoshop”tan iktidarın “fotoğraf dükkânı”na…

11 9
23.02.2025

“Bir zamanlar fotoğraf” başlığıyla da özetlenebilecek yazı dizisine lakabını fotoğraf tutkusundan alan Arap’ın hikâyesiyle başlamıştım. Çektiği fotoğrafı o günlerdeki deyimiyle “arabına”, negatifine bakar bakmaz “hisseden”, dünyaya da bazen en açık alanları koyu, en karanlık alanları açık gösteren “arabından” bakan gencin hikâyesi…

Geçen pazar mevzu aşktan nefrete, fotoğrafın tahribine/tahrifine, mesleki terminolojisini sollayan anlamıyla “negatifine” gelmişti. Bugün mesele her vesileyle pervasızca kullanılan “photoshop”tan “negatif fotoğraf altı yazarlığı”na, çarpıtılan fotoğraflarla kışkırtıcılığa kadar geniş, yaygın, kirli, yapış yapış bir yelpazeyle karşımızda. Birçok sorun gibi onun da kadrajı, yani çerçeve içine alınacak görüntüleri alabildiğine genişledi.

Bu dev, pespâye manzara -olağanüstü- gerçek, uzun soluklu “dizi”siyle Arap’ın hikâyesi bir yana, en uçuk parodiyi, “mübalağa sanatı”na dayalı mizahı bile aşıyor. Bu yüzden konuya “yaşanmış olaylardan alınan” Arap’ın hikâyesiyle değil düpedüz gerçeklerle devam etme zamanı.

İnsana nişan alan “photosniper”

Fotoğraf öyle ya da böyle bir “belge”. Lâkin her türlü kullanıma, tahrife, sahtekârlığa da açık. Bir “silah” olduğunu vurgulayan da çok, onu silah olarak kullanan da. Hatta o silahın Kalaşnikof misali fotoğrafını gençliğimden hatırlıyorum.

O dönem çoğu “amatör”ün gözdesi, “ilk göz ağrısı” Sovyet malı Zenit fotoğraf makinesiyle ilgili bir broşürde rastlamıştım. Zenit’in 1940’larda Leningrad’da ürettiği 300 mm teleobjektifli fotoğraf makinesi…

Fotoğrafın bir silah olabileceğini tüfek dipçiğinden, tabanca kabzası ve tetiğinden formuyla da kayda geçirmiş sanki. O günlerde kullanım amacı “askeri”. Serinin adı da “Photosniper” zaten. Fotoğraf makinesinin ve tekniğinin bir insana nişan almasının “sivil” sonuçları bugün daha sık karşımızda. O hedefe yönelen “operasyonel birlik”ler de…

“Fotomontaj sanatı”ndan bugüne

Çekilen fotoğrafın kaydettiği, ortaya çıkardığı, gösterdiği durum kullananın elinde bazen bizatihi, kendinde “silah”. Harcıâlem bir örnek gibi görünse de, artık masadaki rakı bile kadehinde durduğu gibi durmuyor mesela. “Kim, kiminle, nerede, ne zaman, nasıl”la sündürülmesi, anasonlu sakız misali çiğnenip “kampanya balonu” yapılması da çocuk oyunu değil. Tepeden tırnağa kara propagandanın sıradan kareleri arasında.

Bir fotoğrafı tahrifle, sahtecilikle silah olarak kullanmak da ayrı mevzu. “Siyaset etiği ve ahlâkı” mefhumuyla zihinlerde beliren kirliliği de katmerlendiriyor. Fotoğraflarla onun da albümleri birikiyor. Uzmanlıklara, teknolojilere de kapı aralıyor tabii. Mesela fotomontaj

Sözlükteki “Fotoğraf parçalarının birbirine uygun olarak birleştirilmesi, tek fotoğraf hâline getirilmesi” anlamıyla masum esasında. Bir tür kolaj… Tarihine bakıldığında 1920’lerde bir “sanat” olarak ortaya çıkıyor, öyle de tanımlanıyor: “Fotomontaj sanatı.” O dönemde kimyasal bir mahâret, farklı bir teknikle yaratıcılık.

“Kahkaha yıkıcı bir silahtır”

Temellerinin Dadaizm’e dayandığı kabul ediliyor. İkinci Dünya Savaşı’na giden süreçte politik bir silah olarak kullanılan protest sanatın da etkili dallarından. Öncüsü, ustası ise Alman sanatçı John Heartfield. “Berlin Club Dada”nın aktif üyesi. 1918’de Alman Komünist Partisi’ne (KPD) katılıyor.

Yukarıdaki “Savaş ve cesetler” adlı çalışmasına eklediğim en sağdaki fotoğrafta -elinde makasla- kendisi de var. Makasla kesilen zat ise 1929’da polis şiddetiyle Blutmai (Kanlı mayıs) olarak anılan 1 Mayıs gösterilerinin müsebbibi Berlin polis şefi Karl Zörgiebel. O fotoğrafın altına yazdığı slogan da amacını tanımlıyor: “Fotoğrafı silah olarak kullanın.”

Ama o silah bugünkü gibi çarpıtmanın, sahtekârlığın değil gerçekleri sanatsal yaratıcılıkla anlatmanın bir yolu. Onu da başka bir fotomontajının altında sloganlaştırıyor: “Kahkaha yıkıcı bir silahtır.” Heartfield’ın 1930’da yaptığı ve yazımın ana fotoğrafına eklediğim posterinde de “Burjuva basınını okumak sizi kör ve sağır yapar. Bu aptal bandajı atın” yazılı.

Anti-faşist sanatın kaderi

Nazizm, faşizm karşıtı fotomontajları, Hitler’in iktidara yürüdüğü 1932-33 yılları arasında sokaklarda dağıtılıyor, bazı dergilerde yayınlanıyor. Posterleri de duvarlarda… Heartfield da Nazilerin en çok arananlar listesinde de en üst sıralarda tabii. Gestapo yakalıyor. Ancak Heartfield balkondan atlayıp kaçıyor, yürüyerek Çekoslovakya’ya ulaşıyor.

Çekoslovakya işgal edilince İngiltere… Ama orada da, düşünceleriyle de “düşman bir yabancı”. Oturma izni verilmeyince 1950’de Doğu Almanya’ya dönüyor. Ülkesinde de bu kez dönemin ünlü, acımasız istihbarat örgütü Stasi “ağırlıyor” onu.

İngiltere’de 10 yıl kaldığı için olağan şüpheli. Arkadaşı Bertolt Brecht sayesinde vatan hainliğinden yargılanmaktan kıl payı kurtulsa da sanatçı olarak çalışması, fotomontaj yapması filan yasak. 1968’de “Doğu Berlin”de ölüyor.

Stalin’in tarihî “photoshop”ları

Anti-faşist mücadelenin “sanatsal” bir parçası olarak dikkat çeken fotomontajın Doğu Almanya’daki kara dönemi, SSCB’nin fotoğrafla ilgili “tarihî” albümüne de karanlık sayfalar ekliyor. Sovyetlerin Lubitel-Zenit marka makineleriyle fotoğrafla ilgili nâmına Stalin’in bu konudaki katkısı da farklı.

“Photoshop’u etkili, yaygın bir kandırma aracı olarak kullananan ilk diktatör” vurgusuyla da tarihe geçiyor. Fotoğrafta sansürün, fotoğrafı değiştirerek gerçeği çarpıtmanın, orijinalindeki insanları, hatta objeleri sonradan ayıklamanın ustalarından. Stalin hayatından sildiklerini, bilfiil yok ettiklerini fotoğraflardan da ustalıkla kazıtıyor.

Fotoğraftaki........

© Serbestiyet