menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Fotoğraf okumaları”: Serap Yazıcı Özbudun

14 1
02.03.2025

Geçen pazar “Photoshop’tan iktidarın ‘fotoğraf dükkânı’na…” yazımın yayınlandığı gün gündeme, ekranlara yukarıdaki fotoğraf yerleşti. Farklı kesimlerde farklı etkiler yaratan böyle karelerle fotoğrafın belge niteliği de derinlik kazanıyor.

Belge”nin sözlüklerdeki karşılığı da derin, gezgin zaten. Kökeni “Eski Türkçe”den: “Alâmet, işaret, nişan…” Bir belge olarak fotoğraf da birçok şeyin sûreti. Öyle ki bazı kareler bir belirti, işaret olmasının ötesinde bir “nişan”.

Farsça’dan gelen “nişan” da mânâsı zengin kelimelerden… “Bir şeyi göstermek için dikilen şey, taş”tan “hedef”e, “evlilik sürecindeki bir sözleşme ve tören”den “bir insana ya da şeye özelliğini veren hususu, ayırıcı vasfı, markayı, damgayı” iki kelimede özetleyen “alamet-i farika”ya, “bir yaranın kalan izi”nden, “padişahın imzasına, tuğrası”na kadar birçok anlamı var.

Her anlamıyla “nişan”

Yazımın ana fotoğrafının bana etkisinin de “belge”nin, “nişan”ın bütün bu anlamlarını karşılayacak güçte olduğunu söyleyebilirim. Gündemdeki mânâlı manzarası, bugünün memleket albümündeki yeri de etkisini çoğaltıyor elbette.

Fotoğraf Gelecek Partisi’nden istifa ettikten hemen sonra geçen pazar AK Parti saflarına

katılan Serap Yazıcı Özbudun’un transfer töreninden… O törenle ilgili kareler, görüntüler “fotoğraf okuması” kavramını -mesleki terminolojideki anlamını- genişleterek yazımının başlığına almamın da nedeni. Fotoğraf albümü okumaları da denilebilir. “Roman gibi fotoğraf, çevir çevir oku” da…

Sahnedeki çilingir masası

Evvelâ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti’nin 8. Olağan Kongresi’nde o törenden önce yaptığı konuşmadaki bir cümleye değineceğim. Zira geçen haftaki yazımda iktidarın, çevresinin “muhalefetle mücadele stratejisi”ne dair verdiğim “suyu çıkmış” örneği fena hâlde güncelliyor.

O yazımda sakız gibi çiğnenip patlatılan “kampanya balonu” vurgusuyla “harcıâlem” bir örnek olarak yer verdiğim “rakı masası” geçen pazar yine sahneye taşındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İktidarın 22 yıllık eşsiz başarıları”nı anlatırken muhalefete yine oralardan taarruzuyla: “Bu eşsiz başarıya öyle çilingir sofralarında kadeh tokuşturarak, kaynağı belirsiz balya balya paralardan kuleler yaparak ulaşmadık.”

Kulağıma geldiği kadarıyla çilingir sofralarında, hatta birçok evde artık “sofra” olarak tanımlanamayacak masalarda konuşulan “balya balya paralar”ın, dikilen yahut savrulan “para kuleleri”nin mimarları farklı anılsa da demek hâlâ “iş”e yarayan, dişe dokunan bir cümle.

“Adında AK”, ışığı amblemden

O cümleyi yerine bırakıp, “okuma”ma yukarıdaki fotoğrafın öncesindeki kareyle başlamak istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan Yazıcı’ya rozetini takıyor… MKYK listesine girmiş zaten. Rozeti de takıldıktan sonra Erdoğan Yazıcı’nın elini tutup havaya kaldırıyor. Fonda “ADINDA AK /IŞIĞINDA İSTİKBAL” yazısı… Töreni sunan görevlinin başının arkasında partinin amblemi ampul parlıyor.

Olağan Kongre’nin teması dört kelimelik o slogan. İlhamı -doğrudan- partinin adı ve ampul ambleminden geldiği için o da olağan gibi. Partinin adı -resmen- AK… Ama o tema slogan olarak atıldığında yıllardır gündeme gelen “vukuat”larla, ağır iddialarla bazı kulaklara “aksak” ritimle, “tablo”lara farklı renkle yansıması da olağan. Her an ağırlaşan hayatın, gidişatın “ışığında” o yolda istikbal de aydınlık görünmüyor.

Lâkin Yazıcı’nın AK Parti’de gördüğü istikbal(i) farklı olmalı. Cumhurbaşkanı ile el ele tutuşup kolunu havaya kaldırıyor. Yanına kendisi gibi başka partiden olup da Meclis’e başka partiden milletvekili seçilerek girdikten sonra AK Parti’ye geçen diğer isimler birikince de aynı ritüel, “Haydi, hep birlikte, bir daha” yineleniyor. Eller havada…

Fotoğraflarda uçuşan semboller

Dev hoparlörlerden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sesiyle o nostaljik nağme çınlıyor salonda: “Beraber yürüdük biz bu yollarda…” Bülent Arınç’ın “Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen, hem yolunu kaybedersin, hem dostunu…” sözleri aykırı notasıyla çınlıyor kulağımda.

Semboller uçuşuyor sahnede. Fotoğraflar, görüntüler konuşmaya devam ediyor. Yine başka partiden olup da başka partiden milletvekili seçilip TBMM’ye giren Ünal Karaman transfer töreninde oğluyla birlikte. Oğlu Erdoğan’ın elini öpüyor, rozetler takılıyor, sıra toplu fotoğrafta.

Fotoğraftaki “yardımcı”…

Bir başka fotoğraf… Tüm tören boyunca Erdoğan’ın solunda Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir duruyor. Avucunda tuttuğu AK Parti rozetlerini Cumhurbaşkanı, Genel Başkanı Erdoğan’a vererek yardımcı oluyor.

Karamanlara rozetleri takılınca Kandemir de Genel Başkanı’nın elini tutup kareye girmek istiyor ama… Erdoğan Kandemir’i önce eliyle durduruyor, ardından da hafifçe itip, uzaklaştırıyor. Kandemir kadrajın dışında, solundaki Grup Başkanı Abdullah Güler’le el ele kalıyor bir süre. Ardından da sağında, ötelendiği yerde Erdoğan ile el ele gülümseyen Karaman’ın oğlunun sırtını sıvazlıyor.

Herkesin hatırası kendine

Dizi dizi “hatıra fotoğrafları” çekiliyor o törenden… Herkesin o günle ilgili hatırası kendine tabii. Kandemir’in hatırası da öyle, bir ara yüzünden de okunuyor biraz. Serap Yazıcı’nın henüz anı olamayacak kadar taze hatıraları da hayatındaki hızlı değişimin etkisiyle değişti mi bilemiyorum.

Yazımın fotoğrafının bana, birçok insana etkisinde de Yazıcı’yla ilgili “hatıralar”ın payı var kuşkusuz. Birlikte yaşanmamış da olsa o da “hatıra” sayılır bence, belki sonuna bir “artık” da eklenebilir. Oysa dün gibi. Esasında “gibi”si de fazla.

Tam muhalefetin kalemi

Önemli, dolu dolu hayatı fotoğraflarının etkisini de çoğaltıyor. Meclis’e CHP Antalya sıralarından seçilerek giren Yazıcı Anayasa Hukuku Profesörü. Kazandığı bursla İngiltere Bristol Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde “Otoriter sistemlerden demokrasiye geçiş” üzerine eğitimi var.

Akademisyenlik hayatının ardından 2020’de katıldığı........

© Serbestiyet