“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanı’nın bir Kürt bir de Alevi yardımcısı olsun” dediğine dönük İsmail Saymaz’ın dile getirdiği iddia, Türkiye’deki en mühim gündem maddelerinden biri oldu. MHP, evvela birkaç günlük sessiz kaldı, ardından Bahçeli’nin partinin mahrem bir toplantısında böyle bir değerlendirme yaptığını doğruladı.
Bir sözün bağlamı önemlidir. Ancak öncesinden ve sonrasından haberdar olursanız, o sözle neyin kastedildiğini anlayabilirsiniz. Yoksa hata yapmanız kaçınılmaz olur. Mesela kısa bir vakit önce Erdoğan’ın AK Parti-MHP-DEM Parti’nin sürece yönelik işbirliğine ve Türk-Kürt-Arap birlikteliğine ilişkin sözleri de bağlamından kopartıldı. Bu sözlerden hareketle hemen DEM Parti’nin Cumhur İttifakı’na dahil olduğuna ve Erdoğan’ın “vatandaşlık” anlayışının yerine “ümmet” anlayışını ikame etmeye çalıştığına hükmedildi. Tabiatıyla yanlış zemine kayan bir tartışmadan doğru bir netice de çıkmadı.
Bahçeli’nin başına da aynısı geldi, tek bir sözüne haddinden fazla anlamlar yüklendi. Kapalı kapılar ardında edilen bir laftan büyük bir vaveyla kopartıldı. Oysa bu ifadenin hangi bağlamda kullanıldığına dair kimsenin elinde bir bilgi yoktu. Bahçeli bu sözü, partisinin kurmaylarıyla yaptığı bir toplantıda sarf etmişti. Böyle toplantılarda, bütün ihtimaller masaya yatırılır, farklı senaryolar konuşulur ve herkes fikrini sesli bir şekilde dillendirir.
Bir beyin fırtınasında en aykırı düşünceler de ileri sürülür. Gaye, bir siyaset belirlemektir. Bazı öneriler makul bulunur, daha sonra üzerinde daha ayrıntılı bir çalışma yapılır. Ama bazıları da salt orada konuşulmakla kalır. O nedenle partiye belli bir konuda bir yön tayin etmeyi hedefleyen bir toplantıda söylenen ve hangi çerçevede kullanıldığı bilinmeyen bir sözü temel alarak iri laflar etmek ve büyük çıkarımlar yapmak yanlış olur.
Türkiye, İran olmayacak!
Vaziyet bu olmasına rağmen kimileri, sibakı ve siyakına vakıf olmadıkları halde, Bahçeli’nin sözünden büyük asıl maksadına ulaştılar: Manzara netti; bu, Türkiye’yi Lübnanlaştırma projesiydi. Türkiye, Lübnan olur muydu?
Çok şükür, eli kalem tutanlarımız memleketimizi bir yerlere benzetme konusunda çok mahirler. Her dönem baktıklarında Türkiye’yi gördükleri bir ülke bulmada azami bir istek ve yeteneğe sahipler. Yakın tarihimizde misal çok!
1994’te Refah Partisi yerel yönetim seçimlerinden ilk çıkışını yaptığında ve........
© Serbestiyet
