menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

AB: İlerlemesiz rapor

8 12
monday

Avrupa Birliği Komisyonunun tüm aday ülkelerle birlikte bizim için hazırladığı dönemsel raporların en sonuncuları 30 Ekim tarihinde yayınlandı. Raporun medyamızda en ufak bir ilgi uyandırmamış olması, Dışişleri Bakanlığının konu ile ilgili açıklamasının raporun yayınlanmasından nerede ise 24 saat geçtikten sonra yapılması bile AB ile ilişkilerin gündemimizden ne kadar uzaklaştığının işaretidir. Oysa Donald Trump ’un yeniden ABD Başkanlığına seçilmesi ve bununla yetinmeyip, Kongrenin iki kamarasında da çoğunluğun partisine geçmesi, dolayısıyla önümüzdeki dönemde ellerinin tamamen serbest ve hiçbir kurumsal engellemeye tabi olmadan istediğini yapabilecek olması tüm dünyada bir deprem etkisi yapmıştır. Bu seçimin etkisi de en fazla Avrupa’da hissedilecektir. O nedenle istikrarsızlığı ve öngörülemeyen kararlarıyla isim yapmış olan Trump’un geri gelmesi bizim için AB ile ilişkileri canlandırmak için gerekiyorsa bir fırsat teşkil etmektedir.

Rapora baktığımda bundan 26 yıl önce 1998 senesinde çıkan ve o zamanlar “İlerleme Raporu” adını taşıyan belgeye gitti aklım. O tarihlerde Dışişleri Bakanlığında Avrupa Birliği Genel Müdürüydüm. Ülkemiz Aralık 1997’de Lüksemburg’da yapılan AB zirvesinde bütün aday adaylarından (applicant) ayrılmış, onlar adaylığa (candidate) statüsüne terfi etmiş, bir tek biz dışlanmıştık. Tabii bu ilişiklerimizde ciddi bir bunalıma yol açmıştı. AB ile kurumsal siyasi iş birliği askıya alınmış, her alanda ülkemiz küskünlüğünü ifade eder olmuştur. Doğrusu AB ülkeleri de hatalarını anlamakta gecikmediler. Lüksemburg kararının müsebbibi Alman Şansölyesi Hıristiyan Demokrat Kohl görevden ayrılıp yerine Sosyal Demokrat Schröder gelince Almanya’nın ülkemize karşı tutumu da değişmişti. Dönem başkanlığının o tarihlerde AB ile ilişkilerimize sıcak bakan Birleşik Krallığa geçmesinin de etkisiyle ülkemizin de adaylar için hazırlanacak AB mevzuatına uyum konusunda kaydettikleri ilerlemeleri yansıtacak raporlar dizisine resmen aday olmamamıza rağmen biz de dahil edildik.

Raporun yayınlanması o zamanki Müsteşarımız rahmetli Korkmaz Haktanır’a refakaten istişareler için o tarihte Almanya’nın hala başkenti olan Bonn’a gittiğimiz güne rastladı. Rapor Frankfurt’ta uçak değiştirdiğimiz sırada elimize geçti. Frankfurt-Köln arası uçuş yarım saat kadar sürüyordu. Müsteşar bu süre zarfında rapora hızlıca bakıp görüşümü kendisine duyurmamı istedi. Rapor şimdikilerden biraz daha uzundu. 150 sayfa civarındaydı. En can alıcı noktalarına baktım. Ve kendisine bu bir fotoğraftır, beğenemeyebilirsiniz ancak ne fotoğrafçıyı ne de fotoğraf makinası suçlamak doğru olmaz dedim. Nitekim Ankara’ya dönüşümüzde raporu incelemeleri talebiyle tüm ilgili makamlarımıza iletmiştik. Hiç birisinden içeriğinde ciddi bir hata olduğuna dair cevap geldiğini hatırlamıyorum. Kimisi raporun yapmayı planladıkları reformlara yer vermediğini dile getirmişti. Ben de cevaben raporun mevcut durumun fotoğrafını teşkil ettiğini, planladıkları reformlar gerçekleşirse müteakip raporda yer almalarını beklememizin isabetli olacağı cevabını veriyordum.

İlk rapor çıktığında,........

© Serbestiyet


Get it on Google Play