İnsan ne yerse
Almanların bir sözü var: Der Mensch ist was er isst. Kabaca bir çeviriyle, “İnsan yediğidir” diye Türkçeleştirilebilir. “İnsan ne yerse, o olur” gibi de çevrilebilir.
Bu ifade aslında Ludwig Feuerbach’a ait, 1850’de yayınlanan Grundsätze der Philosophie der Zukunft (Geleceğin Felsefesinin İlkeleri) eserinde geçiyormuş.. Okunuşundan da anlaşılabileceği gibi “ist” ve “isst” ifadeleri aynı sesle telaffuz ediliyor, yani ağızdan çıktığında bu ifade aynı zamanda “İnsan neyse odur” anlamına geliyor. Feuerbach insanın sadece düşünceyle yaşayan soyut bir varlık olmadığını bedeniyle ve duyularıyla maddi bir varlık olduğunu savunuyor- ona göre ruh da bedenin bir işlevi. “Die Nahrung ist die Grundlage der Kultur und der Humanität.” diye özetlemiş meselesini: “Beslenme kültürün de insanlığın da temelidir.”
Brecht daha sert biçimde ifade etmiş:
İnsan neyle yaşar?
Ekmekle! Ve doyması gerekir herkesin!
…
Geçtiğimiz günlerde Dücane Cündioğlu sosyal medyada yayınladığı bir konuşmasında şöyle demiş: “Tarhana çorbası içiyor adam, yani her tarafı Heidegger olsa ne olacak? Dürüm yiyor adam, Hegel anlatsa ne olacak?” Tahmin edilebileceği gibi bu sözler sosyal medyada – en azından kültür dünyasıyla az çok ilişkili kişiler arasında – yoğun biçimde tepki almış, haklı olarak biraz da tiye alınmış.
Sosyal medya kavramsal tartışmalar için ne kadar uygun bir ortam? Bilmiyorum- bu tür şifahi ifadelerin bir düşünce adamını yanlış anlamalar ağına düşürmesi mümkün. Ancak Cündioğlu’nun ifadelerini şakayla karışık bir mübalağa olarak mı saymalıyız? Yoksa Türkiye’de felsefenin durumuna ilişkin sıklıkla yinelenen şikayetlerin bir varyasyonu olarak mı görmeliyiz? Cündioğlu’nun sözlerini şöyle çevirmek mümkün olabilir: Bu ülkede felsefenin yeşerebileceği maddi koşullar bulunmuyor. Felsefenin (ya da felsefecinin) ihtiyaç duyduğu (kültürel, ekonomik, sosyal) besinden yoksunuz. Bu besinin ne olduğunu, nasıl tarif edilmesi gerektiğini Cündioğlu açıklamasa bile sözlerinden tarhananın yetersiz olduğunu anlıyoruz. Dürüm de yetmiyor. Yani bu toprakların sağladığı maddi imkanlarla felsefenin gerek duyduğu değerli besin sağlanamıyor. Demek felsefenin canlı kalabilmesi için gerek duyulan başka bir besin var. Ama ne? Feuerbach’a dönecek olursak şöyle sormak gerekir: Ne yersek filozof........
© Serbestiyet
