Ömer’ler arama, Ömer ol!
İslam tarihi içinde hayatı bana en ilham verici gelen isimlerden biri Ömer b. Abdülaziz’dir. Üç seneyi bile tamamlayamadığı kısa hilafeti sırasında onun yaptıkları ve başardıkları, Müslüman dünyanın bugünkü yöneticileri dahil, her zaman ve coğrafyadaki bütün devletlûlar için ziyadesiyle ilham vericidir. O, hilafeti saltanata dönüştüren ve ‘hikmet-i hükûmet’ kılıfında pek çok usulsüzlüğü Müslüman dünyaya taşıyan Emevîlerin kötü şöhreti içerisinde sülâlesinden ayrışan sütbeyaz kişiliğiyle ise, bize toptancılıktan uzak durmanın gerekliliğini de öğretir. Şahsen, genel olarak Emevîlerin icraatına olumlu bakan biri değilim. Ama onların içerisinden adaletli yönetimiyle ‘II. Ömer’ diye anılan birinin çıkabilmesi, benim için, önyargıdan ve toptancılıktan uzak durma konusunda yeterince öğreticidir.
Baba tarafından Emevî hanedanına mensup olmasına karşılık, annesi Hz. Ömer’in torunu olan bu ismin kısacık hilafeti (717-720) sırasında yaptıklarının her biri, bugünün yöneticileri için de büyük dersler barındırıyor. Öyle ki, bir menkıbe olarak dillerde Hz. Ömer’e atıfla dolaşan, devletle ilgili işleri bitirdiğinde devlete ait mumu söndürüp kendi ev işleriyle ilgili diğer mumu yakma hadisesinin elbette ilk Ömer’e de yakışmakla birlikte gerçekte bu Ömer’le, Ömer b. Abdülaziz’le ilgili olduğunu biliyoruz. Daha yönetime geçer geçmez ilmine ve takvâsına itibar olunan âlimlerin biraraya geldiği dirayetli bir şûrâ oluşturup karar alma mekanizmasını buna göre işletmesi, o güne kadar Emevîlerin şiddet kullanarak susturmaya çalıştığı muhalif kesimlerle çatışma yerine müzakere yolunu seçmesi, yine onun ilham verici fiillerinden. Böyle pek çok kararıyla sonraki çağlar için bir örnek yönetici portresi ortaya koyan Ömer b. Abdülaziz’in kamu maliyesini düzene sokmak için yaptıkları ise başlıbaşına bir ders niteliği taşıyor.
Emevî hanedanının öne çıkan özelliklerinden biri, bir tepki ve muhalefet olarak zühd hareketini doğuracak şekilde, lüks ve şatafata garkolması; bir diğeri hanedan lehine halka şiddet uygulamaktan çekinmeyen yolsuz ve zalim kadrolarla çalışması; bir başkası ise vergileri sürekli arttırmasıdır.
Kendi lüks hayatlarını kamu maliyesi üzerinden finanse eden Emevî hanedanı, bunun için elbette gereğinde halka ölçüsüz şiddet uygulayabilecek tıynette valiler seçer. Haccac-ı Zâlim olarak şöhret bulmuş Haccac b. Yusuf bunların en önde gelenidir. Tepedeki usulsüzlük, daha alt yönetim kademelerinde yolsuzluğu da beraberinde getirir. Bütün bu açıklar ise sürekli yeni vergiler icad etmek veyahut mevcut vergilerdeki oranları arttırmak yoluyla finanse edilecektir. Ama bunun hoşnutsuzluklar oluşturduğu aşikârdır. Bu hoşnutsuzlukları bastırmanın Emevî zihniyetindeki yolu bellidir. Uzak diyarlara yapılan seferler öne sürülerek, toplanan bu vergilerin ‘küffâra karşı cihad’ için kullanıldığı söylenecek, böylece bu vergilere yapılan itirazın ‘İslâm’ın küfre galebesine itiraz’ anlamına geldiği söylemi........
© Serbestiyet
