menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bu Pazar Almanya sandık başında: Göçmenler için bir dönüm noktası mı?

11 15
20.02.2025

Almanya, 2025 yılında gerçekleşecek Federal Meclis (Bundestag) seçimlerine hazırlanırken, ülkenin siyasi gündemi giderek daha da hareketleniyor. Seçimler, yalnızca Alman siyasetinin geleceğini belirlemekle kalmayacak, aynı zamanda ülkede yaşayan milyonlarca göçmenin de kaderini doğrudan etkileyecek. Son anketlere göre, aşırı sağ ve benzer düşüncedeki partilerin yükselişi dikkat çekiyor. Özellikle Almanya için Alternatif (AfD) partisinin anketlerde artan oy oranları, ülkedeki göçmen toplulukları arasında büyük endişelere yol açıyor. Göçmen karşıtı söylemleri ve Avrupa Birliği’ne yönelik sert eleştirileriyle bilinen bu partiler, seçimlerin ardından Alman siyasetinde daha güçlü bir konuma gelebilir.

AfD ve benzeri partilerin yükselişi, yalnızca Almanya’nın değil, genel olarak Avrupa’nın bir gerçeği haline geldi. Artan ekonomik belirsizlikler, göçmen politikalarına yönelik tepkiler ve güvenlik kaygıları, bu partilerin seçmen nezdinde cazibesini artırıyor. Özellikle Doğu Almanya’da ve kırsal bölgelerde yaşayan seçmenler, mevcut hükümet politikalarından memnun olmadıklarını sandıkta göstermek istiyor. Ancak aşırı sağın güçlenmesi, Almanya’nın demokratik değerlerine ve toplumsal barışına zarar verebilir.

Aşırı sağın ve göçmen karşıtlığının yükselişinde sosyal medyanın da etkisi büyük. Yanlış bilgi yayılımı ve popülist söylemlerin hızla yayılabilmesi, bu partilerin tabanlarını daha da genişletmesine neden oluyor. Ayrıca geleneksel siyasi partilerin göçmen politikalarında net duruş sergileyememesi de aşırı sağın işine yarıyor. AfD gibi partiler, halkın ekonomik kaygılarını ve göç ile ilgili korkularını körükleyerek oy oranlarını artırıyor.

Almanya’da yaklaşık üç milyon Türk kökenli insan yaşıyor ve bu topluluk, seçimlerin olası sonuçları konusunda büyük bir tedirginlik içinde. Aşırı sağın yükselişi, çifte vatandaşlık yasası, göçmenlerin çalışma hakları ve toplumsal uyum politikaları gibi önemli konularda geri adımların atılabileceği anlamına gelebilir. Özellikle genç göçmenler ve ikinci nesil Türkler, eğitim ve istihdam gibi alanlarda daha fazla ayrımcılığa maruz kalabileceklerinden korkuyor.

Öte yandan, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığının siyasette daha fazla yer edinmesi, günlük hayatta göçmenlere yönelik ayrımcılığı daha da........

© Serbestiyet