menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ey Devlet! Bir yurttaşın vardı(r), onu hatırla! Onu yaşat!

14 1
01.04.2025

Hukukta en önemli ilkelerden biridir “güven ilkesi”. Hukukun ve hayatın her alanında karşılığı vardır.

Ceza hukukundaki ve diğer alanlardaki karşılıklarını anlatacak değilim. Hepsinden önemli gördüğüm ve diğer hukuk ilkelerinin de temelinde yer alan idare hukukundaki karşılığını hatırlatmak istiyorum. “İdareye güven ilkesi” yani “devlete güven ilkesi”. “İdari istikrar ilkesi” veya “hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesi” diye yumuşatmadan “devlete güven ilkesi” üzerine konuşalım bu yazıda.

İnsanlar birbirine güvenemezse birlikte yaşam mümkün olmaz. Sokağa çıktığımızda kendimiz dışında herkesin hukuka aykırı hareket edeceğini düşünerek yaşayamayız, nefes alamayız. Birbirimize güvenerek toplum olabiliriz.

Birbirine güvenebilen insanlardan oluşan bir toplum güvenlik başta olmak üzere birçok ihtiyacını düzenli karşılayabilmek için toplum sözleşmesi denilen Anayasa hazırlamış, devlet kurmuş, devleti idare etsinler diye de temsilciler belirlemiş. Temsilcileri eliyle toplum sözleşmesine ve hukuka uygun kanunlar, yönetmelikler çıkarılmasını beklemiş elbette toplum. Sonra da devlete yani devleti idare edenlere güvenebilmeyi umut etmiş. Hukuk devleti istemiş.

Hukuk Devletinin tanımını Anayasa Mahkemesine soralım mı?

Anayasa Mahkemesi’nin yerleşmiş hukuk devleti tanımına göre; Anayasanın 2’nci maddesinde yer alan hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve Anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir. (AYM, 2001/406 E. 2004/20 K. sayılı kararı)

Ne de güzel tanımlanmış. Hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesini yani devlete güven ilkesini de soralım mı Anayasa Mahkemesine?

Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin önkoşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Hukuki belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir. Bu bakımdan, kanunun metni, bireylerin, gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır. Dolayısıyla, uygulanması öncesinde kanunun, muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gereklidir. (Anayasa Mahkemesi, E.2013/39, K.2013/65, K.T. 22/5/2013)

Anayasa Mahkemesi diyor ki, yurttaşın devlete güvenebilmesi için hukuk gerekli, yurttaş ancak hukuk devleti olunursa güven içinde olabilir. Hukuk devleti olmazsa yurttaş nefes alamaz, yaşayamaz.

Hukuk devleti olan bir ülkede kanunsuz suç ve ceza olmaz, aleyhe kanunlar geriye yürümez, masumiyet karinesi esastır. Hukuk devleti olan ülkede keyfilik yoktur, olamaz!

Hukuk devletinde yurttaş devletine güven(ebil)ir. Devlet denetim sorumluluğunu yerine getirir ve can güvenliğini, yaşam hakkını korur.

Yurttaş örneğin bir otelde kaldığında devletine güven duyar. Otelin girişinde yıldızlarıyla birlikte Bakanlık belge ve denetimleriyle ilgili kayıtları........

© Serbestiyet