menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mahir Polat’a uzanan politik miras

13 0
25.03.2025

Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği İstanbul’un önemli kamusal mekanları için düzenlenen kentsel tasarım yarışmaları, şehrin kültürel mirasını korumak için çalışmalar yürüten “İBB Miras” adlı kuruluşla, Hasanpaşa Gazhanesi, Feshane, Kasımpaşa Tersanesi gibi bugüne kadar işlevsiz kalmış endüstri mirası yapıların, Casa Botter, Bulgur Palas, Taşmektep gibi tarihi eserlerin restorasyonu, yeniden işlevlendirilmesi, şehrin kamusal hayatına katılması gibi önemli işlerle öne çıkan Büyükşehir Belediyesi’nin Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’ın yargılanmak üzere tutuklandığını duyunca çeşitli bahanelerle özgürlükleri ellerinden alınmış olan birçok kişi için olduğu gibi içim bir tuhaf oldu.

Üstelik tam da iktidar ve ortağının ilişki kurmak için adımlar attığı bir dönemde yerel seçimlerde “Kent Uzlaşısı” adlı girişimin “kriminalize” edilmesinin ne kadar büyük bir çelişki taşıdığı ortadayken. “Bu ülkede iyi bir şeyler yapmak asla cezasız kalmaz” diye bir söz var, duyduğum an aklıma o geldi.

Benim tanıdığım kadarıyla Polat, Ekrem İmamoğlu’nun yakın çevresinde yer alan, iş yapma becerisi yüksek, çok yönlü nitelikleri olan, kendisine vazife olmayan işlere bulaşmaktan kaçınan sıradan bürokratlardan çok farklı olarak bildiğimiz yöneticilere pek benzemeyen birkaç kişiden biri. Aynı zamanda kültürel farklılıklara karşı duyarlı, sivil alandaki çalışmaları, koruma meselelerini ilk defa belediye politikalarına dahil eden kişi.

Günümüzde başka ülkelerde de yerel yöneticiler benzer yollar izliyorlar. Şirketlerde olduğu gibi ürün ve hizmet geliştirme süreçlerini bürokratik işleyişlerin dışında, bağımsız kişilerle, kurumlarla yeniden yapılandırıyorlar ve onlara inisiyatif tanıyorlar.

Türkiye’de ise yerel yöneticiler kimi zaman belediyelerin seksiyonlaşmış bürokratik yapılarıyla başarılı olmalarının imkânsız olduğunu fark ediyorlar -ve başka bir yöntem bilmedikleri için- fikir geliştirme süreçlerini piyasa aktörlerine, şirketlere devrediyor. Böylece bir şehir için en değerli şey olan bilgi üretimi, bağımsız profesyonel çevrelere kapatılıyor, yandaş müteahhitlerin patronajı altına giriyor.

Böyle olunca da kamusal nitelikli bir konu olması gereken ve kamusal kararların içeriğini oluşturan plan ve proje işleri çıkar gruplarına bağımlı hale geliyor. Şehrin en değerli alanları, müşterekleri piyasa aktörleri tarafından gasp ediliyor.

Buna karşılık şehirsel koruma ve yeniden işlevlendirme projeleri, yerel işgücünün niteliğinin artırılması, yenilikçi şehircilik deneyimlerinin geliştirilmesi, şehrin kamusal hayatının zenginleştirilmesi için muazzam fırsatlar yaratabiliyor. Bildiğim kadarıyla Polat bu meseleyi anlayan, sorun eden kişilerden biri. Mimari ve kültürel mirasın yönetimi için yalnızca bürokratik işlevlerle sınırlı kalmayan bir kamu mekanizmasına ihtiyaç olduğunu fark etti. Neo-liberal dönüşüm modeline karşı........

© Serbestiyet