menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Muhafazakarlar Demirel’den neden uzaklaşmıştı?

11 1
09.02.2025

27 Mayıs darbesinde Menderes ve arkadaşlarının idamından sonra, DP’nin devamı olarak birkaç parti kuruldu. DP’lilerin çoğu emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala’nın kurduğu Adalet Partisi’ne yöneldi. Bu yönelimden askerler hoşnut değildi. Onlar askeri yönetimin devamından yanaydı ve sivillere iktidar verilmesini istemiyorlardı.

CHP ise yapılacak seçimlerden umutluydu. DP’nin 27 Mayıs’ın altında ezilip yok olacağına, halkın o korkuyla DP’nin devamı bir partiye oy vermeyeceğine inanıyorlardı. Ama beklenen gerçekleşmedi. 15 Ekim 1961’de yapılan genel seçimlerde CHP 6,5, DP’nin yerine kurulan partilerden AP ise 4,8 oranında oy aldı.

Seçim sonuçları, 27 Mayısçıları memnun etmemişti. General Fahri Özdilek, “Biz demokrasi dedik durduk ve seçimlere girdik. Seçimlerde çıkan netice bu mu olmalıydı?” diyordu.

Seçimden sonra CHP-AP koalisyonu kuruldu, İsmet İnönü yıllar sonra tekrar Başbakan oldu. Fakat AP, DP’lilere af meselesini gündeme getirince, CHP-AP koalisyonu bir yıl olmadan dağıldı. CHP bu sefer, YTP, CKMP ve bağımsızların desteğiyle hükümet kurdu.

1963’te yapılan yerel seçimler bir genel seçim havasında geçti ve AP % 45,4 oy alarak DP’nin varisi olduğunu gösterdi. Partinin lideri Ragıp Gümüşpala 1964 yılında vefat edince, partinin genel başkanlığına Sadettin Bilgiç’in seçilmesi bekleniyordu.

Askerler AP’nin başına Demirel’i istiyor

Ancak Çankaya Köşkü’nün ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gönlündeki isim Süleyman Demirel idi. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, milletvekili gazeteci Cihat Baban’a “Eğer Süleyman Demirel Adalet Partisi’nin başına geçebilirse bütün dertleri hallederiz. Aydın adam, yobazlığa yüz vermez. Benim gözüm de arkada kalmaz. O başkan olsun diye ben çok çalışıyorum. Bir muvaffak olursam rahat edeceğim.” diyordu. (Politika Galerisi, Cihat Baban, Remzi Kitapevi, 1970)

Kara Kuvvetleri komutanı Cevdet Sunay da, TBMM başkanlığına bir mektup göndererek, Adalet Partisi içinde Sadettin Bilgiç grubuna mensup kimselerin 27 Mayıs’a ve orduya yönelik yaptığı bazı eleştirilerin orduyu rahatsız ettiğini belirtti. Parti liderleri Çankaya Köşkü’nde toplantıya çağrıldı. 27 Mayıs’a bağlı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saygılı olunduğuna dair teminat alındı. Sunay’ın mektubu, Adalet Partisi kongresinde Süleyman Demirel’in lehinde ve Bilgiç’in aleyhinde etkin bir silah görevi yaptı. Böylece Demirel partinin liderliğine seçilmeyi başardı.

AP’nin yeni lideri Süleyman Demirel, AP reyleri bölünmesin sloganıyla 1965 seçimleri için yoğun propagandaya girişti. Yaptığı mitinglerde elinde Kur’an ve bayrakla Allah, Peygamber diyerek konuşuyor ama ilginçtir bu yaptığı laikliğe aykırı görülmüyordu. Halk da çoğunlukta AP’nin çatısı altında toplanıyor, cemaat ve tarikatlar “CHP bir daha iktidara gelmesin” diye AP’yi destekliyordu. 1965 yılında yapılan genel seçimde AP R.9 oy alarak tek başına iktidara geldi.

Seçim sonucu her yerde büyük bir coşkuya sebep olmuş, Anadolu’nun pek çok yerinde sevinç gözyaşları dökülmüştü.

Demirel Menderes gibi değil

Ancak zaman geçtikçe AP lideri Demirel’in tavırları ve kimi icraatları, onun Adnan Menderes gibi biri olmadığını göstermeye başlamıştı.

Demirel meydanlarda Allah diyor, Peygamber diyor, Ezan diyor, Bayrak diyor, milliyetçilikten bahsediyordu. Fakat seçim meydanlarında söylediği bu sözlere uygun icraatı olmuyor, tam tersine dindar ve milliyetçi kesim partiden yavaş yavaş uzaklaştırılıyordu. Bu durum zamanla muhafazakâr ve milliyetçi kesimlerde hoşnutsuzluk oluşturmaya başladı. Yine de 27 Mayısçılara karşı Demirel’in takiyye yapmak zorunda kaldığı düşünülüyor, “Ne yapsın adam, şimdilik askerleri oyalıyor” diye yorumlanıyordu.

1967 yılında Papa 6. Paul’un Türkiye’ye ziyareti sonrası gelişmeler, muhafazakâr kesimin bir kısmını farklı düşünmeye yöneltti. Resmî olmayan bu ziyaret için, caddeler, sokaklar Papa için süslenmişti. Havaalanında yapılan resmî karşılama töreninde Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Başbakan Süleyman Demirel hazır bulundu. Sonra hep birlikte Ayasofya’ya gidildi.

Papa Ayasofya’da ibadetini yaptı. Ardından tüm devlet erkânı ile hep birlikte Şâle Köşkü’ne, İstanbul Ortodoks Patrikhanesinin, 268. Ekümenik Patriği Athenagoras’u ziyarete geçildi. Ne var ki oraya vardıklarında görüşmenin özel olduğu beyan edilerek, kapılar devlet erkânının yüzlerine kapandı. Bu durum muhafazakâr kesimde büyük tepkilere yol açtı.

Şule Yüksel Şenler, Bugün gazetesindeki köşesinde bu durumu eleştiren “Ağlayın Ey Müslümanlar ağlayın” başlıklı bir yazı yazdı ve çok ses getirdi. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay Şule Yüksel Şenler’e dava açtı.

Şule Yüksel Şenler, sadece ateşli yazılar yazmıyor, ülkenin dört bir yanında büyük kalabalıklara hitap eden konuşmalar yapıyor, konferanslar veriyor, daha onun konuşmasını dinlerken kadınların çoğu başlarını örtüyordu. Ankara Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde yaptığı bir konferansı ise, Türkiye’de bazı gelişmeleri tetikleyecekti. Konferansa yalnızca çeşitli meslek grupları ve ev hanımları değil bu defa bürokratların, bakanların, milletvekillerinin hanımlarından ve üniversite talebesi genç kızlardan katılım olmuştu ve konferanstan gözyaşları arasında ayrılmışlardı.

Hatice Babacan olayı ve Demirel

Şule Yüksel’in Ankara’daki fakülte konferansı, Türkiye’de başka gelişmelere de yol açtı. Ankara Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde 10 bin kişiye verdiği konferansta etkilenenlerden biri olan İlahiyat Fakültesi öğrencisi Hatice Babacan, başörtüsü ile İslâm Tarihi dersine girdiği ve bunda ısrar ettiği için okuldan atılınca Türkiye’de kıyamet koptu.

Bugün, Sabah, İttihad, Yeni İstiklal gibi gazeteler, Hatice Babacan’ın okuldan atılmasına tepki gösteren yayınlar yaptılar. Yurdun her yanından olayı protesto eden telgraflar, mektuplar, telefonlar yağmur gibi yağdı.

İkinci sınıf öğrencisi Mustafa Demirsöz ölüm orucuna başladı. Fakültenin ön sokağında kurduğu bir çadırda haftalar geçirince komaya girerek hastaneye kaldırıldı. Fakülte yönetim kurulu bu sefer onu okuldan kovdu.

Bunun üzerine yurdun her yerinden öğrenciler Ankara’ya yürüyüş yaparak protesto ettiler. Olaylar........

© Serbestiyet