Erdoğan’ın Metris ve cezaevi günleri
Cumhurbaşkanı Erdoğan hayatında üç kere cezaevine girdi. En son Ziya Gökalp’in şiirini okuduğu için “muhtar bile olamayacak” kadar siyasi yasak alarak Pınarhisar cezaevine girdiğini herkes biliyor, çünkü Pınarhisar Erdoğan’a parti kurmanın, tek başına iktidara gelmenin yolunu açtı. 2002 yılından beri Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak hayatımızda.
Ama Erdoğan’ın ilk iki cezaevine girişini çok kişi bilmez. Özellikle de birincisi, Metris cezaevine girişini hatırlayan çok azdır. 1978 yılında yaşanan ilk cezaevi olayı ülkenin anarşiyle boğuştuğu, günde yaklaşık yirmi kişinin canına kıyıldığı günlerde yaşandı. O yıllarda Türkiye’de anarşi yüzünden İstanbul Ankara gibi şehirlerde çok sık sıkıyönetim ilân ediliyordu. Akşamın belli bir saatinden sonra sokağa çıkma yasağı vardı.
Küçükçekmece’de Akıncılar’dan iki arkadaş terör yüzünden öldürülünce, Tayyip Erdoğan başkanlığında MSP Gençlik Kolları ve Akıncılar üyesi 200’den fazla kalabalık grup cenazeye katılmak için Fatih’ten Yenikapı banliyö istasyonu üzerinden trenle Küçükçekmece Kanarya mahallesine gittiler. Arkadaşlarının öldürülmesi hepsini derinden etkilemişti. Genelde durgun, üzüntülü kalabalıktan kimilerinin hırçınlık duyguları vardı.
Tren yol alırken bazı istasyon yanlarında ve istasyonlar arasına denk gelen yerlerde dışarıdan saldırılara da uğramışlardı. Bu saldırılar sırasında trenin camları bile kırılmıştı. Bu arbede ile Kanarya’ya ulaştılar. Merkezdeki camide namazı kılıp arkadaşlarını Kanarya mezarlığında kabrine defnettikten sonra tekrar trenle Yenikapı istasyonuna döndüler.
Dönüşte hava kararmak üzereydi. Sokağa çıkma yasağından önce kimisi evine, kimisi kaldığı öğrenci yurduna gidecekti. Yenikapı istasyonunda trenden inip Fatih’e doğru yürümeye başladıklarında başta Metin Yüksel olmak üzere bazı gençler slogan atmak istediler. Fakat gençlerin “Reis” diye hitap ettikleri 24 yaşındaki MSP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı Recep Tayyip Erdoğan uygun düşmeyeceğini söyleyerek izin vermedi.
Erdoğan zaten taşkınlıklara, başkalarını tahrik edecek eylemlere karşıydı. Kanları deli akan, ülkücüler ve solcular gibi çatışmalara girmek isteyen heveslilere engel oluyordu. Çoğunun dergâhına gittiği İskenderpaşa Camii imamı Mehmet Zahid Kotku, liderleri Erbakan ve Reisleri Recep Tayyip Erdoğan, “Tesbih çeken el tetik çekmez” diyor, heyecanlı gençlerin taşkınlık yapmasını engelliyordu.
Aksaray Pertevniyal Lisesi Oruçgazi Ortaokulu Kıztaşıistikameti ile Fatih Millet Kütüphanesi yanındaki Hicret Yurduna döndüler. Kapı girişi biraz yüksekçe olan yurdun önü meydandı.
MSP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı Erdoğan yüksekçe olan kapı önüne çıkarak cenazeye katılan arkadaşlara teşekkür etti ve “Evi olan evine yurdu olan yurduna dönebilir” diyerek kısa bir konuşma yaptı.
Tam konuşma bitti, gençler dağılmak üzereyken Fatih Akıncılar lideri Metin Yüksel kendini tutamayarak slogan atmaya başladı. Diğer gençler de zaten sabırsızlıkla bu anı beklediği için onlar da koro halinde slogana katıldılar. Sesler yankılanınca ve bu bağırışlar biraz uzun sürünce polisin olay yerine intikali gecikmedi ve tabii hemen ardından jandarma geldi.
Gençlerin bir kısmı Fevzipaşa caddesi istikametine, bir kısmı da İskenderpaşa istikametine dönünce, her iki yandan o zamanın meşhur mavi bereli jandarmaları tarafından çevrildi.
İki taraftan kıstırılınca beklemeye başladılar. Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere bazı büyükler Jandarma komutanlarıyla görüşmeler yapıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gençlermeydanda birbirinin üzerine süpürülmüş gibi toplaşmış vaziyette bir yandan meseleyi anlamlandırmaya çalışıyor, bir yandan da işin sonunun nereye gidebileceği konusunda konuşmalar yapıyordu.
Kıstırıldıkları meydanda bir taksi durağı vardı. O günlerde araması olan bir kısım gençler kapısı açık taksilerin içine ve bagajına saklandılar. Ama........
© Serbestiyet
visit website