Zaman kendi insanını bulmuştu, kalkmalı ve yürümeli
Yazı ustası olmadığım için kelimelerime zenginlik katamıyorum. Biliyorum ki ne yazarsam yazayım yine eksik kalacak bir yerlerde. O uğruna hayatımı adadığım barış umudu şimdi bir hastane odasında. Bu bir insanın hastalanması değil. Bu bir barış yürütücüsünün duraklamasıdır.
Birileri için belki bir insanın rahatsızlanıp hastanede yatması ya da ağır bir hastalık geçirmesi olarak görülebilir.
Ama 45 yıldır devam eden, 50 bin den fazla insanın öldürüldüğü, bir o kadar insanın sakat kaldığı, yüzbinlerce insanın kendi topraklarında göçe zorlandığı, milyonlarca insanın dilinden mahrum bırakıldığı, on binlerce insanın hapishanelere doldurulduğu, nefret ve ırkçılık zehrinin ülkenin kâbusu haline geldiği, ülke kaynaklarının çürümeye yüz tuttuğu, siyasetin kirlendiği, yoksulluğun dayanılmaz boyutlara ulaştığı, kimi zaman nedeni kimi zaman sonucu olduğu böylesine can acıtıcı bir meselenin çözüm başlangıcı olacak bir zaman diliminde ana aktörlerinden birinin hastalanması elbette ki sadece bir insanın hastalığı değildir ve sadece yakınlarının değil, herkesin canını yakar.
Hiç karşılaşmadım Sırrı Süreyya Önder ile. Ama sanki yıllardır tanıyor ve yıllardır konuşuyormuşuz gibi yüreğimde yer........
© Serbestiyet
