menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tahkikat derinleşiyor. Teğmenler olayında yeni bağlantı: Samsa Tatlıları

23 0
15.09.2024

Kara Harp Okulu’ndaki teğmenler hadisesi üzerine tartışmalar sürüyor. Üstelik şiddetini artırarak.

Tartışmalar, her ikisi de yeterince kavrayıcı olmaktan uzak, olayın muhtemel dinamiklerini pek de merak etmeyen iki ana kanattan akıyor.

Bu ana kanatlardan biri “Bu çocuklar elbette Mustafa Kemal’in askerleridir. Başka kimin askerleri olacaklardı?” derken, diğeri de “Bu bir darbe tohumudur, darbeye hayır!” diyor.

Felsefede “korkuluk safsatası” (strawman fallacy) denen bir şey var: Tartışmalarda karşı tarafın argümanını çürütmek için kullanılan ama karşıt argümanı doğru şekilde ele almadığı için çürütemeyen mantık hatası. Bu yapılırken önce karşı tarafın iddiası el çabukluğu ile ve kasten değiştiriliyor ve o iddia yerine kendisinin biçimlendirdiği bir “korkuluk” dikiliyor; ardından karşı taraf sanki o korkuluğu savunuyormuş gibi, o korkuluk dövülüyor ve çürütülüyor.

Her iki argümanın da bu mantık hatasına düştüğü görülüyor.

Ayrıca her iki kanat da kendi argümanlarını savunurken, kendi argümanlarının önemli birer açmazını gözlerden kaçırmak istiyorlar:

Birinci kanat bu ritüelin en azından teamül-dışı olup olmadığını; ikinci kanat da bu olayın AKP/Erdoğan rejimi açısından ciddi bir başarısızlık anlamına gelip gelmediğini…

Her iki tarafın ortaklaşa düştüğü bir yanılgı, siyasi veya ideolojik sonuçlar yaratan bir olayın, zorunlu olarak ve salt siyasi veya ideolojik kökler taşıması gerektiği düşüncesi.

Son iki haftadır yapılan “üstten” tartışmalar siyaset ve ideoloji gibi “makro” kavramların bu teğmenler hadisesini açıklamakta yetersiz kaldığına işaret ediyor.

Sezgilerim de öyle söylüyor.

Belki biraz daha “mikro” yerlere, insana, gruba ve hayatın kendisine bakmak yararlı olabilir.

Bunun için de belki tutum, ikna, rıza, sosyal biliş, sezgisellik, toplumsal şemalar, grup dinamiği, kişilerarası çekim ve etkileşim; belirli duygu örüntülerinin, mesela sevgi, nefret, öfke ve heyecanın hangi toplumsal ve tarihsel bağlamlarda ortaya çıktığı ve toplumsal pratiklerin oluşumunda duyguların nasıl bir rol oynadığını anlamak için sosyal psikolojiye ve duygular sosyolojisine de artık eğilmemiz gerekir.

Bunu yaptığımızda karşımıza bir mekân, bir yaşam evreni, bir sahne, bir aktör/özne ve bir tarihsellik olarak Harp Okulu’nun kendisi çıkacaktır.

Hatırlarsanız, 11 Temmuz’da, teğmenler hadisesinden neredeyse iki ay önce, Harp Okulları kimsenin aklında yokken, “Samsa Tatlıları, Armutalan Sırtları ve Harp Okulları” başlıklı bir yazı yazmıştım.

Yazı masasına beni oturtan şey, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Erhan Afyoncu’nun, Türkiye-Avusturya milli maçından sonra yaptığı bir X paylaşımı olmuştu.

Sosyal medya kullanıcıları Erhan Afyoncu’yu yaptığı Viyana seferi göndermesi nedeniyle uzun uzun eleştirdiler.

O eleştirileri okurken bir şey fark etmiştim: Eleştirenler arasında Prof.........

© Serbestiyet


Get it on Google Play