Neden kandilleri kutluyorum?
Mevlid Kandili eleştirisi üç farklı ama ilişkili söyleme dayanıyor. Birinci argüman temelde Hz. Muhammed’in doğum günü kutlaması olan Mevlid Kandili’nin bidat yani dini bir yenilik olmasına dayanıyor. Buna göre Hz. Muhammed veya sahabeler böyle bir kutlama yapmamışlardı. Dolayısı ile onların yapmadığı şeyi bizim yapmamız da hatalıdır. İkinci argüman doğum günü kutlamanın diğer dinlere benzemek olduğu, diğer bir deyişle Müslümanların başka dinleri taklit etmesi olduğunu söylüyorlar. Üçüncüsü ise kandillerin içinde hurafe barındırdığı söyleniyor.
İkinci ve üçüncü argümanı çok zayıf bulduğum için onların üstünde durmayacağım. Kurucu figürlerin doğum günlerinin diğer bazı dinlerde kutlandığı doğrudur. Ancak hiçbir eylem ve uygulama sadece kaba dış görünüşle değerlendirilemez. İçerik eşit derecede hatta daha önemlidir. Mevid kandilinde Kuran okunur, Peygamberimiz anılır ya da zikir çekilir. Odak tamamen İslami pratiklerdir, dolayısı ile içerik İslamidir. Diğer taraftan kandillerin içine zaman zaman hurafeler sokulduğu doğrudur. Ancak içine hurafe sokulmayan dini pratik neredeyse yoktur. Hac ya da namaz gibi temel farz ibadetlere bile hurafe sokulabiliyor. Burada sorun hurafe olduğuna göre eleştiri de ona yönelmelidir. Kandillere hurafe girdiğinden şikayetçiysek o zaman kandilleri hurafelerden temizlemememiz gerekiyor. Kandilleri yok etmemiz değil.
En çok tekrarlanan ve kanaatimce en güçlü argüman olan birinci argümana dönelim. Bu argümanın dayandığı öncül doğru. Elimizdeki sahih rivayetlere baktığımız zaman Peygamber Hz. Muhammed ve sahabelerin Mevlid kandili kutladığını gösteren hiçbir ibare yok. Kayıtlı ilk Mevlid kutlamaları 10-11 yüzyılda Şii İsmaili Fatimi hanedanlığının hüküm sürdüğü Mısırda gerçekleşiyor. Kutlamalar Sünni dünyada 13 yüzyılda Erbil hükümdarı el-Melik el-Muzaffer döneminde ortaya çıkıyor. Bu kutlamalarda yoksullara yemek verilmiş, ilmi dersler yapılmış, Kuran okunmuş ve peygamberin hayatı anlatılmıştır. Kutlamalar büyük ilgi çekmiş, dönem alimleri tarafından övgü alınca geniş bir coğrafyaya yayılmıştı.
Dolayısı ile Mevlid Kandilinin bidat olduğu iddiası doğru. Bu bazı (bazı kelimesine dikkat!) Selefi, Kurancı ve modernist tarafından (hepsinin ortak iddiası İslamı köklerine döndürmek) Mevlid kandiline karşı çıkması için yeterli bir sebep olarak algılanıyor. Ancak bu yeterli bir gerekçe mi? Bu soruya çeşitli perspektiflerden cevap aranabilir. Ben bir felsefeci gözünden kanaatimi yazacağım.
Bütün bidatlar kötü müdür? Diğer bir deyişle din ile ilişkili bütün yenilikler kötü müdür? Elbette siz yeni bir Kuran ayeti üretirseniz insanlar buna karşı çıkacaktır. Kuran’ın iniş süreci bitti ve bu noktada bir yenilik olamaz. Ancak bu tüm uygulamalar için söylenebilir mi? Kanaatimce cevap hayır. Her yenilik kötü ya da kınanmayı gerektiren bir şey değildir. Dinle ilişkili çok sayıda uygulama yenidir. Kuranın tek bir mushafta toplanması ya da elle yazılmak yerine baskı makinesi ile basılması yenidir. Ezanın hoparlörle okunması yenidir (bu da tüm yenilikler gibi geçişte tartışılmıştı ve karşı çıkanlar vardı). Ramazan ayının ve namaz vakitlerinin tespitinin çıplak gözle gözlem yerine astronomik hesap yöntemleri ile yapılması yenidir. Kuran metnine harekeler eklenmesi yenidir. Dini eğitim veren kurumlar olan medreseler ya da cami mimarisi ile özdeşlemiş minareler yenidir. Liste daha da uzatılabilir. Elbette burada yeni derken........
© Serbestiyet
