menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ahmet Davutoğlu yazdı: Trump’ın eski dünya düzeni

17 14
05.04.2025

Ahmet Davutoğlu’nun Project Syndicate için yazdığı makalenin çevirisini yayınlıyoruz.

Donald Trump’ın Beyaz Saray’daki ilk döneminin başında, bunun sıradan bir ABD başkanlığı olmayacağını beyan etmiştim.[1]

Hâlihazırda hem köklü zayıflıklarla hem de temel değerleri ve kurumları üzerindeki ihtilaflarla boğuşan uluslararası düzen, artık deprem niteliğinde bir kırılmayla karşı karşıyaydı.

Trump’ın ikinci döneminin daha da büyük bir kaosla başlamasıyla birlikte, bir zamanlar istisnai bir sarsıntı gibi görünen bu durum tam anlamıyla bir “sistemik depreme” [2] dönüştü. Trump’ın kışkırtıcı söylemleri, ekseriyetle ölçüsüz kararnameleri ve Gazze ve Ukrayna’daki savaşlara yönelik despotça yaklaşımı, Vestfalya Barışı’na kadar uzanan dört asırlık savaş ve acılarla inşa edilen çok taraflı sistemin temellerini derinden sarstı.

Trump’ın son iki aydaki söylem ve icraatları, her an yeni krizlerin patlak verip şiddetlenebileceği muazzam bir belirsizlik dönemine girdiğimizi gösteriyor. Öyle görünüyor ki artık hakim olan tek bir ilke var: Kuvvet, hakkı tayin eder. Oysa uluslararası hukukun temelinde ahde vefa (pacta sunt servanda) ilkesi yatmaktadır: Anlaşmalara riayet etmek şarttır. Ne var ki Trump, Beyaz Saray’a döndükten sonraki birkaç hafta içinde, bizzat kendisinin ilk dönemi de dahil olmak üzere, önceki ABD yönetimleri tarafından imzalanan çok sayıda anlaşma ve taahhüdü ihlal etti, feshetti ya da bunlardan çekildi.

Trump’ın geniş kapsamlı dış politika hedefinin, 80 yıl önce İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı dehşetle yaralanmış bir nesil tarafından kurulan küresel düzeni yıkmak ve neo-kolonyal bir rekabet çağını başlatmak olduğu anlaşılıyor. Grönland ‘ı “öyle ya da böyle” ilhak etme, Panama Kanalı’nın idaresini geri alma ve Kanada’yı 51. eyalet haline getirme tehditleri, Gazze halkını ise bir gayrimenkul anlaşmasının önündeki engellerden biri olarak görmesi, neo-emperyalist dünya görüşünü açıkça ortaya koyuyor.

Oligarşik yapısına rağmen, beş daimi üyenin (P5) hakim olduğu ve ABD’nin liderlik ettiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Trump’ın küresel hakimiyet arayışının önünde bir engel oluşturuyor. Bu nedenle, Trump, BMGK’yı devre dışı bırakarak ABD ile Rusya ekseninde şekillenen ve........

© Serbestiyet