Boykot vaaaaaaarrrrr…
Sene, 2008!
Türkiye’de, medyanın güvenilirliğini yitirdiğini ve kendini bitirdiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, vatandaşa çağrı yapıyor: ”Onun için bundan sonra ben de diyorum ki, partinin mensupları olarak, yalan yanlış bu haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı başlatın, sürdürün ve bu gazeteleri evinize sokmayın, almayın…”
Bitmedi…
“Bu kadar açık konuşuyorum… Siz mi bize karşı yalan, bu tür yalan yanlış kampanyaları yapıyorsunuz? Tamam, biz de en doğal, en tabii olan hakkımızı kullanıyoruz, size karşı bu kampanyayı başlatıyoruz, almıyoruz… Hangi dilden anlarsanız, o dilden konuşacağız…”
Ne diyor Erdoğan:
“En doğal hakkımızı kullanacağız! Hangi dilden anlıyorsanız, o dilden konuşacağız!”
Şikayetleri bilindik;
Gazeteler, onu haber yapmıyormuş
Haber yapsa da manşete çıkartmıyorlarmış!
TV kanalları, onu yeterince paylaşmıyorlarmış!
Hizmetleri gerektiği gibi anlatılmıyormuş!
Konuşmaları tam verilmiyormuş!
Verilse de çarpıtılıyormuş!
Yalan da çokmuş!
2008’den 2025’e çok şey değişti… Erdoğan’a muhalif gazetelerin de TV kanallarının da sayısı çooooook azaldı… Artık şikayet eden o değil, muhalefet partileri… Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıyla başlayan, yolsuzluk suçlamalarıyla devam eden tartışmalı süreçte, CHP’nin meydanlara topladığı yüzbinlerin de attıkları sloganların da ne canlı ne de bant yayınla paylaşılmadığı bir Türkiye gerçeği, Erdoğan’a 2008’i hatırlatıyor mu bilmiyorum ama, mağdur (!) ve güçlü (!) hikayesinde çok şey değişti…
Hatta o kadar değişti ki her........
© sendika.org
