menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Basın sustukça demokrasi ölür: Türkiye’nin acı gerçeği

10 1
10.07.2025

Türkiye’de son dönemde basın özgürlüğü, kağıt üzerindeki bir idealden öteye geçemeyen bir kavram haline geldi. Anayasa’mızın 28. maddesi, “Basın hürdür, sansür edilemez” derken, ne yazık ki uygulama bambaşka bir tablo çiziyor. Basın kuruluşları üzerindeki denetim mekanizmaları, sıklıkla siyasal iktidarın çıkarlarına hizmet eden kararlarla şekilleniyor. Antidemokratik olduğu aşikar kararlar dahi, “işe yaradığı” sürece meşruiyet kazanıyor gibi bir izlenim doğuyor.

Bu çarpık tablonun en belirgin aktörlerinden biri Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK). Yasalara göre idari ve mali özerkliğe sahip olması gereken bu kurum, aldığı kararlarla muhalif ve eleştirel yayın yapan kanallara ağır idari para cezaları ve yayın durdurma yaptırımları uyguluyor. Örneğin, haber programları, eleştirel yorumlar veya toplumsal olayları ele alış biçimleri nedeniyle Halk TV, Tele1, NOW TV, KRT ve SZC TV gibi kanalların sürekli hedef alındığını görüyoruz. “Kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler” ya da “haberlerin soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanması” gibi genel ve yoruma açık gerekçelerle verilen bu cezalar, basın üzerinde bir otosansür mekanizması yaratma amacı taşıyor. RTÜK, adeta iktidarın sesini yansıtmayan her türlü yayını cezalandırarak, medyayı tek sesliliğe iten bir sansür aygıtına dönüşmüş........

© sendika.org