menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Victor Wallis’in Kızıl Ekolojik Devrim kitabı üzerine: Yeşile kızıl katmak…

12 1
11.06.2025

Sosyalizm ve ekoloji, piyasaya indirgenemeyen niteliksel toplumsal değerleri paylaşırlar. Ayrıca, ekonominin toplumlara göre somutlaştırılmış özerkliğine karşı, “Büyük Dönüşüm”e karşı bir isyanı da paylaşırlar. Bu duyarlılıkların bir araya gelmesi, ancak Marksistler geleneksel “üretici güçler” kavramlarını eleştirel analize tabi tutarlarsa ve ekolojistler uygun bir “piyasa ekonomisi” olabileceği yanılsamasından kendilerini kurtarırlarsa mümkündür.

Ekososyalizm – Kapitalist Ekolojik Felakete Radikal bir Alternatif / Michael Löwy

ABD’li siyaset bilimci, yazar, akademisyen ve aktivist Victor Wallis’in ‘Red-Green Revolution – The Politics and Technology of Ecosocialism’ adlı kitabının çevirisi ‘Kızıl Ekolojik Devrim’ adıyla Mayıs 2025’te Ceylan yayınlarından çıktı. V. Wallis, kapitalizm, sosyalizm ve ekoloji arasındaki ilişkilere yönelik çalışmalarıyla biliniyor.

Yazar kitabında kızıl ile yeşilin ideal karışımını bulmak için fikirler üretiyor: Ekolojik hareket, yeşiline kızıl katarak merkezi olmayan topluluklar oluşturulmasını, özellikle de üretimin demokratik şekilde örgütlü emekçi/yurttaş toplulukları tarafından gerçekleşmesini hedeflemeli. Buna göre yeşil bakış sadece doğanın korunmasını değil, halk sağlığını gözetmeyi, yaşam kalitesinin korunmasını ve demokratik bir toplumsal yaşantıyı içerir. Sosyalistler ise kızıllarına yeşil katarak; yıkıcı kalıplarıyla doğal varlıkları metalaştırıp tüketime açan kapitalist kurumları analiz etmelidir. Kızıl ile yeşilin karışımı, toplumun çeşitli kesimlerinin birbirlerine bağlı oluşlarını gösterir ve toplumsal süreçlere bütüncül bakış açısıyla toplumsal değişikliğe yönelik ihtiyaca dikkat çeker.

Bu sinerjiden, içinde sınıf ayrımcılığına yer olmayan ve insanların doğanın kalan bölümüyle denge içinde yaşadıkları bir ekolojik sosyalist toplum ortaya çıkar. Ekolojik mücadelenin sınıf meselesi olarak algılanmasına yapılan vurgu önemlidir.

V. Wallis, teknolojinin kapitalist toplumdaki işleyişine yönelik eleştirilerle birlikte sosyalist bir toplumda alması gereken şekli, sektör bazında detaylı bir tarama yaparak somut öneriler eşliğinde analiz ediyor.

Kapitalist toplumda teknoloji, özellikle otomasyonla işçilerin yerini büyük oranda alarak ve toplumun kontrolü için yoğun çaba harcayarak ilerler. Hegemonyası sadece teknik başarılarına değil, aynı zamanda bütünsel bir ideolojinin yayılmasına da dayanır: teknolojinin beslediği çeşitli bağımlılık kalıpları ve sıradan insanların teknolojik meseleleri yeterince kavrayamayacakları söyleminin dayatılması. Bu şekilde uygulama alanı işçilere bırakılırken, kavramsallaştırma yönetimin elinde tutulur, emekçiler buradan dışlanır.

Sosyalist Teknolojiye gelirsek; iki temel ilkesi ‘toplumsal eşitlik’ ve ‘ekolojik esenliğe bağlılık’ olarak öne çıkıyor: her ikisi de teknolojik gelişmelerin üretim ve tüketime daha kolektif bir yaklaşımla hizmet etmesini hedefler. Teknolojinin tüm bir ilişkiler ağını kapsadığı seviye toplumdur. Bu nedenle sosyalist teknoloji için toplumsal kapsam vazgeçilmezdir. Söz konusu ilişkiler eşitlik ve ekolojiye dayanıyorsa, sahip olduğumuz şey sosyalist bir teknolojidir. Böyle bir toplumda bilgi artık özelleştirmeye ve tekele tabi bir meta olarak ele alınmayacak, yenilik kendi başına bir amaç olarak görülmeyecek, emek-zaman ekonomileri artık işçi sınıfına karşı bir silah olarak kullanılmayacaktır. Yakın geçmişteki Küba tecrübesi buna iyi bir örnek sunuyor: Küba’da sınıf kısıtlamalarından kurtuluş, insanların çevre dostu politikaları evrensel faydaya sahip meseleler olarak algılamasını sağladı ve böylece “doğadan nasıl yararlanılacağına dair rasyonel kararlar” alınması mümkün oldu.

Biraz detaya girersek; sosyalist teknolojinin hayata geçmesinde tüm nüfusun kitlesel ve organize katılımı olmazsa olmazdır. Yoksa arka planda piyasa hükmetmeye devam edecektir. Kolektif eylemin önemi! Ancak sadece katılım değil, teknolojik yetkinliğin bireyler nezdindeki seviyesi de önemli: geniş halk kitleleri yalnızca teknolojinin kullanıcıları/tüketicileri mi olacaklar yoksa aynı zamanda onu şekillendirebilecekler mi? Diğer bir deyişle teknoloji uzmanların tasarım ve yönetiminde mi kalacak, yoksa toplumun müşterek bir güç kaynağına mı dönüştürülecek?

Teknolojide toplumsal kontrolün önemi en belirgin olarak “yıkım teknolojilerinde” göze çarpıyor: sözde faydalı olarak sunulan yeniliklerin bireysel hastalıktan ekosistem tahribatına uzanan zararlı etkilerini yaşıyoruz. Yazar burada Richard Levins’ten alıntı yapıyor “…pestisitler zararlı böcekleri artırır, hastaneler enfeksiyon odaklarıdır, antibiyotikler yeni patojenlere yol açar, sel kontrolü sel hasarını artırır ve ekonomik kalkınma yoksulluğu büyütür.”

Buradan çıkarılan önerme; olumsuz icatları olumlulardan ayırmada sermayenin bunları ne derece şekillendirdiğinin temel rol oynadığıdır. Teknolojideki tarihi ilerlemeleri “girişimcilere” değil, zanaatkarlara, profesyonellere veya vasıflı işçilere borçlu olduğumuzu hatırlayalım. Bu bağlamda yenilikler tekil olgular olarak değil, etkileşimli öğrenmenin ve kolektif girişimciliğin temelinde olduğu bir süreç olarak kavranır. Diğer bir deyişle; bir toplumsal ilişkiler sisteminin erdemleri, belirli teknolojik yenilikleri sınırlama kapasitesinde, bunları insani ve ekolojik önceliklere tabi kılmasında aranmalı.

Çeşitli sektörlerin özgüllükleri ne olursa olsun, sosyalist bir yaklaşım; üretim birimlerini yeniden yapılandırarak toplumsal mülkiyeti ve kontrolü, ekonomik kararların kamu politikası meseleleri olarak görülmesini, kar yerine fiziksel sağlık, sosyal refah ve ekolojik kabul edilebilirlik kriterlerine dayanmasını, belirli bir üretim faaliyetinin tüm girdi ve çıktılarını dikkate alan bir verimlilik kavramını gerektirir. V. Wallis sektör bazında aşağıdaki tespitleri yapıyor;

Fiziksel yaşantımızı sürdürebilmemiz için en hayati olan Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık gibi geleneksel alanlar giderek yerlerini endüstriyel tarıma, plantasyonlara,........

© sendika.org