menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sınıfın hayaletleri

18 0
25.01.2025

Sınıf yahut sosyal medyada bir süredir fazlasıyla popüler olduğu şekliyle söylersek “sınıfsallık” meselesine dair yazmak bir süredir zaten aklımdaydı. Bu yazıyı Bolu’daki otel katliamından sonra yazmak zorunda kalmak benim için üzücü. İnsanlar kâr hırsı, denetimsizlik, teşvikçilik yüzünden korkunç bir biçimde can verdiler. Hatıralarının kaldığı yakınlarına ömür boyu unutulmayacak bir çaresizlik hissi ve kahır bıraktılar. Sabır diliyorum.

Felaketler ülkesiyiz. Sürekli bu acılar üzerine konuşuyoruz, bu acılardan yenisinin muhatabı olmak için sıramızı bekliyoruz. Trafikten depreme, işçi kıyımlarına dek her konuda Türkiye’de ihmalin, cinayetin, vurdumduymazlığın cezasız kalması kanıksanmıştır artık. Bu konuda ülkemizde adeta bir konsensüs oluşmuş durumda. Bu gidişatı durdurabilecek yegane kuvvet olan sağlıklı ve etkili tepkiler verebilen örgütlü bir toplum olabilme hasletinden iyice uzaklaşmış olmamız bizim bir sonraki felakete değin susmamızı sağlıyor. Konuştuğumuz zaman da sadece felaket üzerine konuşabiliyoruz, bir süre, sonra unutuluyor. Hesap sorma iradesi: Yok. Bu vaziyet, evet, AKP ile birlikte daha belirgin hâle geldi ama hikâyenin mazisi eskidir. 12 Eylül ve Özal’la başlar, onların ve devamcılarının bilinçli politikaları bir tarihsel zemin sunar.

AKP’nin alametifarikasıysa içlerinde en başarılısı oluşudur. Bu başarıyı da salt kendi hile ve becerilerine değil, kendilerinden önce yolu düzleyenlere de borçludurlar.

78 kişinin can verdiği Bolu otel yangını, Twitter’da garip ve rahatsız edici bir tartışmaya sebebiyet verdi. Sosyal medyada konuşulan her şeyin elbette sokakta da karşılığı vardır ama bunların birçoğu sanal âlemdeki kadar ne hararetli cereyan eder ne de yoğun. Bu da işte o Twitter’a özgü polemiklerden biri. Lâkin daha ciddi bir platformda enine boyuna tartışılmayı hak ediyor. Zira mesele yaşamın en temel dokularından biri olan sınıfsallık konusudur. Sosyal medyada hangi taraflar arasında ve hangi düzeyde cenge kapı aralıyor olursa olsun bizim belli ki kafaların çok karışık olduğu bu hususta notlar düşmemiz gerekiyor. Okur, bu yazıyı epeydir gündemde olan bu sınıfsallık mevzuuna dair tarihe bırakılacak naçizane bir vesika olması için bir derleme toparlama çabası olarak ele almalıdır.

Otelin gecelik ücretinin otuz bin lira oluşu sebebiyle patlayan tartışma her ne kadar herhangi bir örgütlü tutumu temsil etmese de sol(culuk) adına dikkatle tetkik edilmesi gereken iki eğilimi yeniden açığa çıkardı. Bunlardan birine göre tatile bu kadar para ayırabilenlerin ölümü bizim gündemimiz olamaz. Orada ölenler burjuvalar olduğu için doğru sınıfsal tutum tepkisiz kalmak olabilir. Zira biz zaten ölüyoruz, bir de burjuvazinin kış tatili yaparken yine burjuvazi yüzünden ölen fertlerine ağıt yakamayız. Bundan daha marjinal olan bir tutumsa bu ölümlere neredeyse sevinmek gerektiğini salık veriyor. Aynı meseleye dair başta daha insani ya da makul görünen diğer eğilimse bize otele verilen paranın ciddi bir para olmadığını, “sınıfsallık” adına kıskançlık ve hasetin yürürlükte olduğunu, kaldı ki bu insanlar zengin olsalar bile bu tip vurguların sorunlu olduğunu söylüyor.

Ancak sınıfsallık konusunda ikinci yönelim, gerçekten de var olan sınıfsal farkları silikleştirip, görünmezleştirerek ve kolayca daha ileri gidip yoksullara kıskanç, kindar, kariyer planı yapamamış, eğitimsiz, cahil gibi sömürge valilerinin ağızlarına yakışacak sözlerle aşağılayarak ilk grup gibi günah işliyor. Gelir farklılıkları insanların dünyaya aynı biçimde bakmalarını engeller. Her hafta dışarıda eğlenmeye imkân bulabilen, yılda bir veya iki kez yurt dışına çıkabilenlerle, molada yemeğe vereceği parayı düşünen, memleketine gidince bile bir iki ay maddi olarak içeri girenlerin aynı pencereden bakabilmeleri beklenemez. Aynı siyasal küme içinde yer alsalar dahi.

Saydığımız iki eğilimden orta sınıf duygular sözlüğüne daha yakın duranların proleter öfkeyi yanlış anlayanlara göre daha tehlikeli olduğunu iddia edeceğiz. Çünkü “sınıfsallık” adı altında -ölenler arasında en az 36 çocuk varken hem de- çoğu orta sınıftan olan insanların ölümünü umursamamız gerektiğini söyleyenler gerçekten epey az kişiyken, milyonların maaşından daha yüksek gecelik ücretlerin önemsiz bir meblağ olduğunu söyleyenler........

© sendika.org