Enternasyonal Marşı ile 1 Mayıs’ın birleştirici ruhu
Enternasyonal’in şiir olarak yazıldığı zamanda proletarya burjuvazinin azgın sömürüsüne karşı sınıf olarak örgütlenme ve iktidarı ele geçirme bilincine sahipti. Paris Komünü de bunun bir karşılığıydı. 1871’de Fransa ile Prusya arasında süren bir savaş söz konusuydu. Thiers Hükümeti Almanların sıkıştırmasıyla Versaillers’e çekildiğinde, Paris’i Almanlara karşı savunmaya çalışan Ulusal Muhafızlar, işçi sınıfı ve ezilenlerin taleplerinden yana tavır koydular ve onların da içinde yer aldığı Paris Komünü 18 Mart 1871’de kuruluşunu ilan etti.
Paris Komünü, işçi sınıfının ilk siyasal iktidar deneyimiydi. Thiers Hükümeti’nin ordusu, proletaryanın ilk özyönetimine karşı, Prusyalılardan yardım alarak saldırıya geçti ve 72 gün ayakta kalan Komün’ü 22- 28 Mayıs günleri arasında kanlı bir şekilde bastırmaya başladı. Komünarlar, burjuvazinin saldırısına karşı kahramanca direndi ve savaştılar. Sermayenin ordusu ise proletaryanın iktidar düşünü yeryüzünden silmek istercesine tüm öfke ve kinini kuşanmış olarak hareket ediyordu. On binlerce komünar esir alınarak işkenceden geçirildi; ya yargılandı ya sokakta infaz edildi. Binlercesi ağır hapis, zorunlu çalışma cezasına çarptırıldı. Bunlara ek olarak sürgün cezası alanlar da azımsanmayacak sayıdaydı.
Sürgün edilenler dışında aranıyor olup Paris ya da Fransa’da yaşama olanağı kalmayan komünarlar, çeşitli Avrupa ülkeleri başta olmak üzere Amerika’ya doğru politik göçmen olarak yollara düştü. Başta Marks ve Engels olmak üzere dünyanın tüm devrimcilerinde büyük heyecan yaratan Paris Komünü yenilgisiyle birlikte çok önemli bir tecrübe ve ders niteliği içeriyordu. Sosyalist ideallerle kurulan, bu doğrultuda başarılı işler yapmaya başlayan Paris Komünü evet yenilmişti. Ama aynı zamanda dipdiri bir eşitlik ve sömürüsüz bir dünya kararlılığında kahramanca direnirken komünarların anısında cisimleşen yüce idealler geride kalanlara emanet edilmişti.
Bugün tarihsel sorumluluklar ve pratik mücadelemizin en canlı yanlarından biri, o günden bu yana ezilenlerinin sömürüden, boyunduruktan kurtulma deneyimleri dahil Paris Komünü’nün en canlı anısı sayılan Enternasyonal Marşı’dır. İşçi sınıfı ve tüm ezilenlerin birbirlerinden bağımsız ya da birbirleriyle dayanışmasına anlam katan bir marş olarak Enternasyonal, uluslararası mücadele günü olan 1 Mayıs’ın da birleştirici gücü, kıtalar, okyanuslar bağlamında birbirlerine uzak yüz milyonları aynı duygularla birleştirerek birbirine yakınlaştıran notaların örgütlü tınısıdır. Nitekim II. Enternasyonal’in kuruluşuna sahne olan 1889’da Fransa’da yapılan Uluslararası İşçi Kongresi’nde Enternasyonal Marşı da söylendiğinde coşku ile karşılandı. Ve 1 Mayıs’ın proletaryanın ortak mücadele günü olarak kutlanması kararı da bu toplantıda alındı.
Paris Komünü’nü ayakta tutmak için yapılan direnişten doğan ve adını işçi sınıfı hareketinin uluslararası ortak birliğinden alan “Enternasyonal Marşı” Eugene Pottier tarafından Komün’ün yıkılışını takip eden günlerde şiirde de geçen sözler gibi kan denizinin ortasında yazılmıştır. Enternasyonal’in yazılış zamanı ve yayılışına ilişkin az çok farklılıklar içeren anlatımlar olsa da öz itibarıyla gerçek aynıdır. Komünarlara yönelik katliamda sağ çıkan kadınlardan biri olan Liza Krosotski, yaralı olarak yattığı hastanede çalışanlardan birinin yardımıyla arka kapıdan çıkartılarak saldırganlardan kurtulmuştu. Paris sokaklarında at arabaları komünarların parçalanmış, kana bulanmış cesetlerini taşıyorlardı. Eşini ve en sevdiği yoldaşlarını kaybeden Liza’nın Fransa’dan çıkmadan önce sağ kalan komünarlara yardım ederek ülkeden çıkışını sağlamak gibi bir sorumluluğu vardı. Bunlardan biri şair, Komün’ün üyesi ve kumaş boyama ustası Eugene Pottier’di. Pottier bir süredir hastaydı ve düşman Komün’ü yıkmak için harekete geçtiğinde işçi bir arkadaşının çatı katında gizleniyordu. Komün’ün yıkılışının verdiği acı o sıra her şeyin önündeydi. Liza Krosotski, şair Eugene Pottier’in Paris’ten çıkışını sağlayacak yardım için onun yaşadığı........
© sendika.org
