menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sınıf mücadelesini öldüremeyenler ve bir Kürt işçi filmi

21 1
04.09.2025

Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri (bundan sonra Hemme), Siverekli genç bir Kürt yönetmenin ilk uzun metrajlı film denemesi olarak, nadir raslanan bir şeyi gerçekleştirdi. Festival filmleri seyircisinin ötesinde bir seyir ilgisi ve beğenisi kazandı. Bu tür ilk filmlerin çok az sayıda sinemada o da bir iki haftadan fazla gösterimde kalabilmesi zordur, Hemme ülke çapında birkaç ay gösterimde kaldı. Bu tür ilk filmlerin sinema yayınlarında bile inceleme, röportaj, tartışmalara konu olması zordur, Hemme sinema yayınlarının ötesinde çok sayıda yayına ve hatta sosyolojik tartışmaya konu oldu.

Sponsorsuz, desteksiz çekilmiş, oyuncuları bile genç yönetmenin Siverekli aile, akraba ve tanıdıklarından oluşan bir ilk filmin, hele ki Siverek’teki tarım işçiliği ve gündelik yaşam ilişkilerini konu alan bir ilk filmin ilgi görebilmesinin ilk koşulu, Avrupa ve Türkiye film festivallerinden birkaç ödül toplaması. Hemme buna, gizemli bir film isminin uyandırdığı merakı, kurutulmuş domates tarlaları üzerine kontrast bir afişi ve düşük bütçeli bir ilk filmden beklenebileceği hayli aşan sinematografik görselliği ekliyor. Artık hangi aklıevvel sinema “eleştirmen”lerinin (pazarlamacılarının) icadıysa, Hemme’nin bir “kara mizah” ve “büyülü/şiirsel gerçekçilik” filmi olduğu, “İran sineması” ve “İtalyan yeni gerçekçiliği” esinlerini taşıdığı kurdelelerinin filmin kendisinde pek bir karşılığı olmasa bile filme olan ilgiyi ve beklentiyi artırdığı açık.

Filmin “Barış Süreci” denilen konjonktüre denk gelmesi de filme olan ilgiyi artıran bir etken. Film “süreç” öncesi çekildiği için bu sürece dair bilinçli bir mesajı olması beklenemez. Bununla birlikte Hemme, bir Kürt işçi filmi olarak, Öcalan’ın emek-sermaye çelişkisini ve sınıf mücadelesi inkar eden perspektifine karşı gayrı ihtiyari bir tartışmayı da dile getirmiş oluyor. Siverek’te kızgın güneş altında, yüzlerce dönüm boyunca göz alabildiğine serilmiş beyaz bezler üzerine domates kurutma işinde, 50 dereceye varan sıcakta günde 12-14 saat, sermayenin despotik disiplini altında çalıştırılan kadınlı, çocuklu, erkekli tarım işçileri. Yevmiyeler çok düşük. Filmin çekildiği geçen yıl (2024) Siverek’te tarım işçisi yevmiyesi en fazla 550 liraydı. O yevmiyeler de filmde de olduğu gibi haftalar boyunca ödenmez. Tepede bir kızgın güneş, bir de ortada görünmeyen büyük patronların işçileri disipline etme değneği olan dayıbaşları vardır. Dayıbaşı dikbaşlı işçilere takar, işçi akraba-tanıdık vasıtasıyla işe girdiğinden hemen işten atılamıyorsa, taciz, mobbingle, küfür ve provokasyonla işten ayrılmasını sağlamaya çalışır.

Hemme filmi, kızgın güneş altında göz alabildiğine serilmiş domates kurutma sergilerinin kavurucu emeği, doğa ve sınıf kontrastları üzerine yarım saatlik çarpıcı bir yarı belgeselle açılıyor. Siverek’teki küçük bağ bahçesini satıp İzmir’de küçük bir iş kurmaya çalışan, batınca borç harç içinde Siverek’e dönen, iki küçük çocuklu ailesini geçindirebilmek için Siverek’te adeta tek “iş kapısı” olan ucuz mevsimlik tarım işçiliğine giren ana karakterimizin (Eyüp), işin insanlık dışı koşullarına karşın yevmiyelerin düşüklüğüne, o yevmiyelerin de iki haftadır ödenmemesine tepkileri, onun “dikbaşlılığını” (‘Bu iş bu paraya yapılır mı?’ diye söylenmenin, ödenmeyen yevmiyeleri sormanın bile “dikbaşlılık” sayıldığı bir çalışma disiplini ortamında) ezmeye çalışan dayıbaşıyla çatışması gibi bir sınıf ekseninden kuruluyor.

Filmin geri kalanında ise Eyüp’ün kavga ettiği dayıbaşını (Hemme) vurma niyetiyle evinden silahını almak üzere bozuk motosikletiyle gidip dönerken Siverek yollarında rastladığı hısım ve tanıdıklarıyla yaşadığı bir dizi kesiti görüyoruz. Siverek’in kapitalist dönüşüm göstergelerine tanık oluyoruz ve içi boşalmış, yozlaşmış yerel cemaat ilişkileri ağlarının Eyüp’ün Hemme’yi vurma niyetini bilmeden nasıl ötelediği ve engellediğini görüyoruz. Filmin bu bölümü, kapitalist domates kurutma işindeki korkunç çalışma yoğunluğu ve hızı ile Siverek içindeki gündelik (genellikle esnaflar vb.) yaşamın acelesiz gevşekliği arasındaki çelişki ve Eyüp’ün önce bozuk motosikleti, sonra yayan olarak bir an önce Hemme’yi vurmaya gitmek için acelesi ve gerginliği ile Siverek içindeki rast geldiği eski cemaat ilişkileri ağının gündelik yaşamın süfli işleri ile onu geciktirmesi ve gevşetmesi (çaya davet eden, yemeğe davet eden, onunla gevezelik edip duran, dükkanı ona bırakıp namaza giden vb.) çelişkisi üzerine kuruluyor. Seyirci, hele ki sol seyirci, Eyüp’ün bir an önce gidip Hemme’yi vurmasını ya da en azından domates kurutma tarlalarında bir aksiyon ve çatışma yaşanmasını bekler ama Eyüp gündelik yerel cemaat ilişkilerinin hiyerarşik ağlarında debelenip durdukça gerilir ve huzursuzlanır.

Filmin ismi de burada anlamını kazanıyor. Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri; yani ‘Siverek’te dayıbaşlarını vurmak isteyen çok tarım işçisi olur ama büyük çaplı kapitalistleşmiş tarımsal üretim ilişkilerinin/sınıf çelişkilerinin keskinliğine karşın, içi boşalmış da olsa eski aşiret/cemaat ilişki ve ağları onların ellerini bağlar’. Evet, kapitalizm Siverek’te bile feodalizmi çoktan çözmüştür ama bir yandan da aşiret, cemaat, şeyhlik, cihatçılık gibi bilumum zorunlu tabiiyet ilişkilerini biçimsel olarak kendine uyarlayarak, gündelik yaşam ilişkilerinin içinden yeniden üreterek: Bunlar hem kapitalist sömürünün büyütülmesinde hem de şiddetlenen sınıf çelişkisinin örtülmesi, bastırılması ve tamponlanmasında kullanır.

Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri’nin yönetmeni Murat Fıratoğlu filminin ana çıkış noktasını ve temasını şöyle tanımlıyor:

Bir insanın, başka bir insan için çalışıp onun himayesi altında olması. Bu bana çok sert bir şeymiş gibi geliyor. (…) Bu sene Venedik Film Festivali’nde ödül alan çok iyi bir oyuncu var, Vincent Lindon. Onun bir filmi daha var, The Measure of a Man (2015), markette çalışıyor filmde. Orada bir haksızlığa uğruyor. Bir yandan ekmeğini kazanması gerekiyor, bir yandan haksızlığa uğruyor, küçücük kalıyor, sesini bile çıkaramıyor. Aynı tını, aynı frekans bence. Bu bana anlatılması gereken bir şeymiş gibi geliyor. Bu fikri yapım tasarımı olarak mekan ve cast’a uyarladım. (Aslı Ildır’ın Murat Fıratoğlu ile Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri Üzerine Söyleşisi: ‘Bir Yaşama Biçimi’. Altyazı dergisi, 18 Aralık 2024)

Hemme’nin Siverek’ten çıkıp evrenselleşmeyi başardığı kritik bir nokta tam da bu: Borçlar, çocuklar, zorunlu, bağımlı ve dahası onursuzlaştırıcı çalışma… Ücretli köleliğin, yalnızca sermayenin emek üzerindeki despotizmi ve yağması üzerinden değil, aynı zamanda emeğin buna sesini çıkarmasının da zorlaştırılması üzerinden eleştirisi.

Bir yerde domates tarlasını gördüm, çarpıldım, dedim inanılmaz bir şey bu. Domatesin sulu hali, tuzlanması, kupkuru olması hikayeyi ve karakteri çok destekleyen bir şey. Karakterin ilk otuz dakikada yaşadığı duygudurumla domatesin geldiği durum aynı. (Agr)

Bu vurucu metafor (tıpkı göz alabildiğine tuzlanıp kurutulan domatesler gibi, o kurutma işlemlerini yapan tarım işçilerinin de tüm yaşam enerjisinin, iliğinin, emeğinin, aklının, duygularının, onurunun sermaye tarafından kurutulması) emek-sermaye çatışmasını inkar eden bir post-modern ütopik-uzlaşmacı perspektiften çok daha gerçekçi.

Siverek’in ve Siverek’te domates kurutma işinin ekonomi politiği üzerine birkaç not, bu ekseni daha da belirginleştirecektir: 2 milyon 200 bin nüfuslu Urfa’da yevmiyeli tarım işçiliği yapanların sayısı 400 bin kişinin üzerindedir. Urfa ücretli tarım işçisi sayısı ve oranının en yüksek olduğu ildir. Urfa’da yoksul tarım işçilerinin ağırlığını ise Hilvan, Viranşehir ve aslen Siverek oluşturur. Siverek, mülksüzleştirilmiş, yoksullaşmış ve daha da yoksullaştırıcı tarım işçisi sayısı ve oranının (yüz bin kişiye, nüfusun yarısına yakın) en yüksek olduğu ilçedir. Mevsimlik tarım işçisi iş/trafik cinayetlerinde, Batı illerinde ırkçı-faşist saldırıya uğrayanlar arasında Siverekli tarım işçilerinin ilk sıralarda yer alması rastlantı değildir. Kürt mevsimlik tarım işçileri Türk tarım işçilerine göre daha düşük........

© sendika.org