Haziran’da ölmek zor: Sarı sıcak çizime baktıkça bir melodi bitiverir dudaklarımda
İnsanın duygularını altüst edip yüreğinde tarifsiz fırtınalar koparıyor. Öyle bir fırtına ki, düşüncelerin dizginsiz bir okyanusun devasa dalgalarıyla kara parçasını dövmesi gibi beyninin tüm kıvrımlarında anlatılmaz bir ritimle dalgalanıp yüreğine akar.
Devrimci romantizm ki yaşamına, direncine, kavgana, dostluklarına zenginlik katar. Büyük şair “Önümüzde bakır taslar güneş dolu. Dostların arasındayız! Güneşin sofrasındayız” derken gelecekte güneşin zaptını hayal eder.
Sevinçle dolaşırsın hayal dünyanda; kimi zaman yağmur ormanlarında sırılsıklam olmuş yüreğin, ışık saçar ormanların karanlık kuytusunda. Güneş ışınlarının yansıdığı dallar arasından çıkan bir gökkuşağına dönüşür her şey, ellerin birleşiverir ölümsüzleşen yüreklerle. Haziran ayının vicdansızlığı pek bilinmez ama en değerlilerimizi bizden koparıp aldığında yüreğimiz cız eder. İçimizi tarifsiz bir burukluk kaplar, haziranın bunaltıcı sıcaklığı omuzlarına dayanılmaz yük gibi çöküverir. Henüz Nurhak’ın sızısı dinmeden…
Hüseyin Cevahir ile başlar haziran hüznü. Sefaköy’de ihanete uğrayan Tamer Arda ve yoldaşlarının ölümsüz bedenleri, 17 Haziran 2005 Dersim/Mercan Vadisi katliamı, 1984 ölüm orucunda yaşamını yitiren ölümsüz proletarya kahramanı Mehmet Fatih Öktülmüş ve siper yoldaşları Abdullah Meral, Haydar Başbağ, Hasan Telci karanlık yıllarda yolumuzu aydınlatan fener misali, sanatçının çizimi hep içimizi ısıtır. Gülümse ki ölüm utansın der anılarında Cudi’nin zirvesinde ölümle buluşan Kürt gerillası.
Birçok manzara resminin, ustaca........
© sendika.org
