Türk ulusuna iki seçenekli Cumhurbaşkanı aday dayatması!
12 Eylül 1980 Askeri Darbesi yapıldığında genç bir Türk subayı olarak Anadolu’nun doğusunda görev yapmaktaydım. Darbeyi izleyen süreçte 8'inci Kolordu’nun sorumluluk bölgesinde, geniş yetkilerle, özel güvenlik görevleri yaptım.
1983 yılında Ankara'ya atandım. Atatürk gibi Piyade subayı olmuştum. Ülküm, Atatürk gibi Kurmay subay olmaktı. 1984 yılında, önceden tanıdığım bir MİT yetkilisi iş yerime gelerek "Teşkilat sizinle çalışmak istiyor. Bir hafta sonra yeniden gelerek kararınızı öğrenmek istiyoruz." dedi.
Yeniden geldiğinde "Kutlu bir görev önerinizden kıvanç duydum, ancak Akademi sınavlarına hazırlanmakta olduğum için onaylayamayacağım." dedim.
Bir hafta sonra "Harbiye’deki öğrenci yıllarımda Alparslan Türkeş’le darbe tasarlamak" suçlamasıyla tutuklandım ve küçük bir hücreye konularak sorgulanmaya başlandım. İki seçenek sunulmuştu:
-Ya darbe tasarımında yer aldığını onaylayarak akademiye girersin,
- Ya da Konsey’in kararıyla yargılanır ve hüküm giyersin!
- Başka seçeneğim yok mu?
- Yok!
Bu yaşadıklarımı neden anlattım? 2013 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türk ulusuna iki seçenek dayatılmıştı: Recep Tayyip Erdoğan ve Ekmelettin İhsanoğlu! Selahattin Demirtaş'ın ise bölücü terör örgütüyle ilişkisi nedeniyle seçenek dışı olduğu belliydi.
Ekmelettin İhsanoğlu; Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulup hilafet kaldırılınca, Türkiye'yi terk ederek Mısır’a yerleşen ve 1961 yılında ölünce Osmanlı Şeyhülislam’ı Mustafa Sabri’nin Mısır’daki gömütünün yanına gömülen Mehmet Sabri’nin oğludur. Mustafa Sabri ise Mütareke Dönemi’nde, başkanlığını İngiliz Rahip Fruw’un........
© Samsun Kent Haber
