Arızalı Tanzimat Treni
Tanzimat’tan bugüne kalkan bir tren var. O trenin makinisti yahut üreticisi acaba bunca zamanın kilometresini devirecek sağlamlıkta bir icât ileri sürdüğünün ya da yaptığının farkında mıydı? Tanzimat’tan kalkan treni yeni bir devletin kurulması dahi deviremedi.
Tanzimat, içimizde ve zihinlerimizde kanlı canlı yaşıyor. Yahut şöyle söylemek daha münasip olur: Bizatihi Tanzimat devrinde yaşıyoruz. İki yüz seneye yakın bir zaman dilimi geçmiş de olsa hâlen Tanzimat aklıyla düşünüyoruz. Amel ederken bu aklın gerekliliklerine uygun olarak hareket ediyoruz. Henüz dimağlarımızda başkaca düşünmenin yolunu bulmuş değiliz. Yeni bir zihniyet inşası, düşünme sistematiği olmaksızın Tanzimat’ın ayağını kaydırmak olanaksız. Zaten, Tanzimat da bütün kudretini sahip olduğu yeni düşünce geleneğine borçlu değil mi?
Koca Mustafa Reşit Paşa’yla kurulduğunu kabul ettiğimiz Tanzimat’ı Fuad ve Âli Paşaların geliştirdiğine ve nihayet Sultan İkinci Abdülhamid’in bu garplı mefhumun kökünü kazıdığını biliyoruz. Gündelik olaylara bakarak ve belirli dönemleri referans alarak yapılacak bir tarihsel tasnif kendi içinde tutarsız da değildir. Lâkin bu sığ yaklaşımın tutarlılık arz etmesi bize dünü ve bugünü anlamağa yarayacak bir imkân vermekten uzaktır.
Tanzimat’ın ilk kökenlerini Sultan III. Selim ve II. Mahmud’un saltanat döneminde aramak gerekir. On yıllar süren bir tükenmişliğe, tagayyüre ve azan fesada yönelik bunu defetmeğe yönelik ilk nüve nerede ise Tanzimat’ın kökü oradadır. Dolayısıyla, Tanzimat’ı marazı giderme ve kötü gidişata son verme olarak görebiliriz. Bunun görünen en kuvvetli belirtisi de Yeniçeri Ocağı’nın ilgâ edildiği İkinci Mahmud’un dönemine tekâbül etmektedir. Osmanlı’da marazayı gidermeye yönelik böylesi bir çaba içerisine giren saray eliti, saray şairi yahut bir paşa daha evvelde var mıydı, bunu şimdilik bilmiyoruz.
Aslına bakılırsa, Tanzimat’ın başlangıç zamanını tayin etmekten daha mühim olan “Nasıl olur da Tanzimat treni bunca zamana direnerek dönemler, kişiler, iktidarlar, devletler, objeler, teknolojiler, kılık kıyafetler, kitaplar, şairler ve burada hepsini zikretmenin olanaksız olduğu nice pek........© Samsun Gazetesi
