Nöroçeşitlilik: Farklılıklarımızda buluşmak?
Nörogelişimsel bozuklukları olan kişilerin durumlarını bir bozukluk perspektifi ile almanın dışlayıcı ya da damgalayıcı sonuçları olabileceği deneyim ve kaygıları ile nöroçeşitlilik kavramı arasındaki ilişkiden çıkan bir yazı okuyacaksınız. Özellikle tipik gelişim çizgisinden uzaklaşmış olsalar bile bu atipikleşmenin getirdiği farklılaşmanın hayat üzerindeki engeli daha az belirgin ya da şiddetli olan kişilerin benimsediği düşünülen nöroçeşitlilik) kavramı, insan beyninin farklı şekillerde çalışmasına bağlı olarak ortaya çıkan doğal bir durumu varsayar. Otizm, DEHB (dikkat eksikliği/hiperaktivite), disleksi gibi nörogelişimsel durumları birer ‘hastalık’ ya da ‘bozukluk’ olarak görmek yerine, insan gelişim çeşitliliğinin bir yansıması olarak kabul etmeyi, biyolojik çeşitlilik gibi doğal ve olumlu bir kavram olarak düşünmemizi önerir.
Kavramı ilk ortaya atanlar, nörogelişimsel farklılıkların birer dezavantaj olmaktan çok, topluma katkı sağlayan özgün yetenek ve perspektifler sunan bir durum olarak görürler. Tanılama sistemlerinin durumu insanların farklılıklarını ya da başkalıklarını doğru açıklamadığı hatta o kişilerin aleyhine durumlar (damgalanma) doğurabildiğine ilişkin görüşler bu bakışı besliyor.
‘Nöroçeşitli’ (şimdilik daha iyi bir terim bulana kadar bu tercüme terimi kullanacağım) bireylerin damgalanmaktan korunmasını sağlayan bu perspektif, onların eksikliklerini değil, yeteneklerini vurgulayan bir yaklaşım gerektirir. Örneğin, otizm spektrumundaki bir birey, sosyal iletişimde zorlanabilir; ancak detaylara odaklanma, görsel düşünme ya da yaratıcı problem çözme gibi güçlü yönlere sahip olabilir. Bu noktada toplumun, bireyin ‘normalden sapma’ olarak görülen özelliklerini değil, bireyin kendine özgü bir katkı sağlayabileceği alanları fark etmesi önemlidir. Etiketleme yerine merakla yaklaşmak, anlayış ve empati kapılarını açabilir.
Öte yandan, nöroçeşitlilik kapsamında görülecek durumların kişinin hayatında yol açabileceği engelleri göz ardı etme, azımsama gibi sonuçlara karşı uyanık olmak gerekir. Özellikle otizm ya da DEHB gibi sorunları olup, bu sorunların yarattığı ve toplumsal düzenlemelere rağmen ağır engeller yaşayan kişiler yaşadıkları durumda ‘pozitif’ ya da ‘avantaj sağlayıcı’ bir durum görmediklerini söylüyorlar. Bu şekilde bakıldığında yaşadıkları acıların, zorlukların sadece bir bakış açısı değişikliği ile bir yere gitmeyeceğini hatırlatıyorlar.
O zaman nöroçeşitlilik perspektifinin getirdiği tartışmayı, konuyu nasıl geliştirebiliriz? Tanılanmış ya da tanılanmamış her atipik gelişimli bireyin gelişim hakkını sağlama alacak bir araç........
© Şalom
