İstanbul Türkçesi
Hem yazımın başlığı hem de okuduğum kitabın adı aynı… Mimar Sinan Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandığım sene öğrendiğim ilk bilgilerden biri; İstanbul Türkçesinin Türkiye Türkçesinin en güzel söyleyiş şekline sahip bir ağız olduğuydu. İstanbul Türkçesi aynı zamanda Türkiye’nin yazı diliydi. Hiçbir kitap, resmi hiçbir metin, herhangi bir ağız özelliğiyle yazılamazdı. Yazar; nereli olursa olsun, yazılı bir metni nasıl okursa okusun, hangi ağızla konuşursa konuşsun, yazacağı her neyse onu, İstanbul Türkçesiyle kaleme almak zorundaydı.
İstanbul Türkçesi başlıklı kitap, Reyhan Çınar’ın kaleminden dökülüp raflardaki yerini aldı. Yerini alır almaz da onu hemen gidip aldım. İçeriğinin ne olacağını, Reyhan Çınar’ı sosyal medyada ve yaptığı çalışmalarla takip ettiğim için biliyordum. Buna rağmen konuştuğumuz ve yazdığımız dil üzerinde benim gibi düşünen, benim gibi şikâyet eden, dile yanlış giren veya yanlış telaffuz edilen sözcüklerden benim kadar rahatsız olan, sahip olduğumuz dilin inceliklerini benim kadar özleyen birinin var olduğunu yeniden görmek; beni zannettiğimden çok daha fala sevindirdi.
Bana her zaman, insanlar seninle konuşurken kim bilir ne kadar rahatsız oluyorsundur, derler. İnsanlarla konuşurken derdim, elbette ki dili nasıl kullandıklarını anlamak değil ama haklılar çünkü yapılan her yanlış, kulağımı tırmalıyor ve fark etmemiş gibi yapmak zorunda kalıyorum. O kadar az sözcük kullanarak konuşuyor ki sokaktaki insanlar, bazen........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Rachel Marsden
Joshua Schultheis